Doksanlı yılların başlarında bir "Vatandaş Refik Bey" vardı... Pek popülerdi... Meriç Köyatası'yla birlikte Star televizyonunda yaptığımız Kırmızı Koltuk programına bile çıkarmıştık kendisini...
Aradan yirmi yıldan fazla zaman geçti, öldü mü kaldı mı, ne yer ne içer bilmem.
Refik Bey kendi halinde, azıcık kavruk, sıradan bir vatandaştı. Ama kaderine başkaldırmış, kendine müthiş bir "varoluş" yolu bulmuştu.
Kafasını bozan herkesi ve herşeyi şikayet ediyor, savcılığa dilekçeler yağdırıyor, davalar açıyordu.
Refik Bey, bu dünyadaki halim selim varlığını böyle yüceltiyor, terketmeden önce bu kahpe dünyaya Andre Malraux'nun deyimiyle "bir çizik" atıyordu.
Bana hep, Oğuz Atay'ın, gazetelere ot ve bot hakkındaki görüşlerini ve eleştirilerini bildiren mektuplar gönderen roman kahramanı Emekli Albay Hüsamettin Tambay'ı hatırlatır...
Vardır böyle vatandaşlar. Bu kez gerçek bir emekli albay da, televizyonda "enflasyon yüzünden paramız paçavraya döndü" dediğim için beni "Türk parasına hakaret" suçundan savcılığa vermişti. (Savcı dedi ki, Engin Bey, buraya kadar boşuna gelmiş olmayın, bari bir çayımızı için... Günün "Tansu Çiller modasına" uyarak kuşburnu söylemiştim...)
Refik Bey unutuldu ama böyle acar bir vatandaşı daha iyi tanırsınız: Profesör Orhan Kural.
Ne profesörüdür kimse bilmez. (Maden mühendisliği.)
Sevgili profesör aynı zamanda mücadele bayrağını Refik Bey'den devralmış bir "profesyonel şikâyetçi"dir.
Sigaraya Hayır Derneği'nin başkanıdır.
Cem Yılmaz'ın son filmi "Pek Yakında" hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Filmin 10 yerinde "sigara reklamı" varmış, 9 yerinde içki içiliyormuş, ayrıca küfür de varmış.
"Çok küfürlü olmamış mı?" diye soranlara Cem'in ne cevap verdiğini bilirsiniz.
Orhan Kural diyor ki: "Bu tür vakaların tekrarı halinde sağlıklı bir toplumun ve nesillerin meydana gelmesi engellenecek ve aynı zamanda yüksek halk kitlelerinin zehirli maddelere müptela olması kaçınılmaz olacaktır."
Destek olarak şikâyet dilekçesinde bir başka profesörün, arkadaşı Ahmet Ercan'ın görüşüne de yer vermiş. Ercan da diyor ki: "Film sürükleyici olmasına karşın kişinin bilgi ve eğitimini arttırıcı yönde hiçbir katkısı yok. Yalnızca eğlenceliktir. O nedenle çocukların ve gençlerin izlememesini öneririm. İlgili kurum ve kuruluşların bu tür filmlerin gösterime sokulmaması ya da yasaklanması konusunda girişimde bulunmasını gönülden dilerim. Lütfen bu filme gidilmesini engelleyin."
Cem Yılmaz, tıpkı Sokrates gibi, gençlerin ahlakını bozuyormuş (yok, burada cinsel boyut yok, Cem çoluk çocuk sahibi.)
Yazı burada bitti. Espri falan yapmayacağım. Esprinin kralını değerli hocalarımız zaten yapmışlar.
Neyse ki, bazı Fethullahçı profesörler gibi kantarın topuzunu kaçırıp "hükümet içkiyi yasakladığı için gençlik bonzai kullanıyor" dememişler. Bunlar da paralelin rakıcı fraksiyonundan oluyorlar.
Severim profesör milletini...