Zavallı Ankara zihniyeti, bu sıcakta nelerle uğraşıyorsun...
Efendim Erdoğan cumhurbaşkanı seçilir seçilmez kriz çıkmış. "Dakika bir, kriz bir" olmuş.
Bu kriz ne kriziymiş?
"Yeni cumhurbaşkanı adli yılın açılışında Yargıtay'ın törenine gidecek mi gitmeyecek mi?" kriziymiş.
Adli tatil, köylünün harmanı kaldırabilmesi için (ve de Anadolu'da görev yapan hakim ve savcıların bir aylığına da olsa "aslen memleketleri olan" İstanbul'a dönebilmeleri için) düşünülmüş bir "otuzlu yıllar" atraksiyonudur. Bir memur keyfidir.
Abestir, kadüktür, çoktan tarihe karışması gerekirdi...
Adli yıl da, işte bu tatilin sonunda, yüksek bürokratların birtakım gereksiz konuşmalarıyla başlayan kış dönemi oluyor.
Başka da matah bir şey değil.
Takvim yılı, mali yıl gibi bir de adli yıl olması, yılların bu şekilde çoğaltılmaları abuktur. Niçin bir de tıp yılı, basın yılı, süpermarket yılı uydurmuyorsunuz?
Peki... Eski Türkiye'nin abuklukları anlaşılan bir süre daha gidecek... Fakat bu gereksiz törene kim katılsa ne olur, kim katılmasa ne çıkar?
Muhalefet buna çok önem veriyor, çünkü Barolar Birliği Başkanı üç ay önce başbakana vermeye kalktığı gibi, bu sefer de aynı kişiye ama bu kez cumhurbaşkanına bu törende "ayar verecek"...
Muhalif basın onu göklere çıkaracak, hazret de alacağı bu gazla CHP kurultayında şansını deneyecek!
Hesap bu.
Ankaralılar bu sıcakta bunlarla uğraşıyorlar...
10 Mayıs'ta da gene Yargıtay'ın bu sefer "kuruluş yıldönümü vesilesiyle" Feyzioğlu uzun bir konuşma yapmış, başbakana atıp tutmuştu.
En başta Yargıtay'ın tepkisini çekmişti.
Hazret, şimdi artık bir klasik olmaya aday bu numarasıyla "belki CHP beni cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterir" demek istiyordu ama tutturamadı.
Şimdi daha küçük bir göreve, parti başkanlığına fit olacak...
Tabii ki kazanamayacak.
Olsun, namı yürüsün... İleride, günün birinde... Belli mi olur?
Tamam da, bütün bunlardan bize ne?
TBB başkanı adli yılbaşında konuşsa ne olur, konuşmasa ne yazar?
Cumhurbaşkanı o törene gitse ne farkeder, gitmese ne değişir?
"Türkiye'nin yeni gündem maddesi"ymiş bu "kriz"...
Yok yahu?
O kriz, seçimi kaybedip madara olanların beyinlerinde kopuyor.
Bir de, değirmenin suyu kesilince batma sürecine giren yayın organlarının yönetim odalarında...
Vatandaşın hiç umurunda değildir adli yıl ne zaman bitmiş de ne zaman başlamış, açılışında kim ne demiş de kapanışında kim ne yapmış... Vatandaşın hiç umurunda değildir Yargıtay kaç sene önce kurulmuş da Danıştay kaç yaşına girmiş...
Zavallı bozkır zihniyeti, bu sıcakta uğraşacak başka konu bulamadın mı?