Bendeniz bu gibi durumlarda "şeytanın gör dediğine" bakarım ve ortalığa savurulan "boş laflar" ve yapılan gülünç hareketler hep daha ilginç gelir... Albay Arif'in aldığı cezayı öğrenince "ben biraz çıkayım" deyip kalkıp gitmesi ve kapıya kadar da ulaşması gibi.
Yok, "Mehmet Haberal'ın mahkûm edilmiş görünüp fiilen kurtarılması" değildir meselem (bir kere yemin edince onu artık meclisten sökemezsiniz.)
Hem genel başkanı hem yardımcıları ağır hapis cezaları yemiş bir parti hakkında Yargıtay Başsavcısı'nın niçin Anayasa Mahkemesi'nde kapatma davası açmamış olduğuna da şaşmam.
Doğu Perinçek'in "AKP'yi bir seneye kadar yıkacağız" sözüyle eğlenirim. Bir serserinin "ayaklanacağız" sözüyle eğlendiğim gibi. Bildiğiniz gibi, ekimde devrim varmış.
"Neredeymiş bu Ergenekon örgütü, ben de üye olmak istiyorum" diyen siyasi zavallılara da "işte Silivri'deymiş, git hemen yazıl" demem, çünkü bayattır.
"Beni de alın, beni de" diye yırtınan ve aklınca üç gün gözaltında tutulup çıkınca da kahraman olacağını sanan uyanıklara acırım.
Ama kafama takılan sözler vardır. "Bizi kimse yıkamaz" iddiası mesela...
Ağırlaştırılmış müebbet artı bilmemkaç sene yemişsin oğlum, yıkılmak ne kelime, yere dümdüz yapışmışsın... Kazımakla sökemezler... Yatay durumda dimdik devam edeceksin demek ki... "Oksimoron" yapıyorsun, "kara güneş", "kuru yağmur", "yaşayan ölü", "hamile erkek" gibilerden...
Mahkeme hükümlerini tanımıyormuş...
İyi, tanıma... Tanımadan tanımadan yatmaya devam et. Tanımıyorum deyip çıkıp gitmek varsa da çık git hadi.
Bunlar insanın kendi kendini ve yakınlarını yüreklendirmek için sarfettiği saçmalıklardır ama sonuçta bir halta yaramazlar.
Cem Yılmaz'ın çizdiği "aşırı viagra kullanımından ölen" Bahattin Abi tipi de "son anına kadar hatta ondan sonra da dimdik ayakta" değil miydi?
"Son sözü millet söyleyecek..."
Yok yahu, nasıl olacak o? "Mahkeme kararlarının referanduma götürülmesi" şeklinde bir uygulama mı var hukukta?
"Açılan sandık sayısı şu... Oy sayısı bu... Paşanın müebbet hapis cezası halk tarafından iptal edilmiştir!"
Haaa, Adnan Menderes gibi "kamu vicdanında aklanmak" mı kastediliyor?
Menderes kamu vicdanında hiçbir zaman mahkûm olmamıştı.
Yanlış hatırlamıyorsam ben de sana "girme bu işlere, ver emeklilik dilekçeni, gel burada rakını iç" demiştim. Artık orada demli çaya talim edersin. Rütbelerin sökülürse, bizim yaptığımız gibi demliğin üstüne kepini de kapatırsın, soğumasın diye.
Yok yahu, şunu mu demek istiyor: "Halk seçimde CHP'yi iktidara getirecek, Kılıçdaroğlu da bizi salıverecek!"
Saçılan başka inciler de vardı: "Konya'daki Mevlana türbesinden gökyüzüne bir laser ışını yükselecek, Atatürk ona tutunup aşağı inecek..."
İlçeleri karıştırdılar, Silivri değil Bakırköy daha uygundu yatmaya.
Mustafa Balbay'ın annesi de "sebep olanlara hakkımı helal etmiyorum" demiş.
Sakın merhum İlhan Selçuk'u kastetmiş olmasın?