Gene mi Atatürk yazısı? Evet efendim, gene Atatürk yazısı.
Bir faşist bürokrat "bu memlekette halkın kafasına Atatürkçülüğü çivi gibi çakacağız" demişti. O kafalar bağımsız, önyargısız, sağlıklı ve eleştirel düşünmeyi öğrenene kadar da hep Atatürk yazısı.
Sayın Kılıçdaroğlu, Internet'te sitecilik oynayan çapsızların deyimiyle "yapmış gene yapacağını..."
Bakın, bitmez tükenmez kurultaylarının geçen hafta düzenlenen sonuncusunda, partili gençlere ne demiş: "Bir cebinizde Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, diğerinde de Bursa Nutku olsun."
Yani demek istiyor ki, devletin güvenlik güçlerine karşı taşlı sopalı eylem yapın! Hatta silahlı...
Çünkü Atatürk'e ait olduğu palavrası neredeyse yetmiş yıldır bu millete utanmadan yutturulan nutukta, Atatürk tastamam öyle diyor.
Sonuçta, gerçekse bile bu bir "nutuk" değildir, olsa olsa bir sofra beyannamesidir. Gerçekse bile.
Kimileri de Atatürk'ün Bursa'da o gece Çekirge yolundaki bir köşkte verilen o yemekte "kafasının pek yerinde olmadığını" iddia ederler...
Basın postalcıları da o nutku ikide bir yayınlarlar. Gençler taşlı sopalı eyleme geçer de polis biber gazı falan kullanırsa bu sefer de hükümete çakma fırsatı çıksın diye.
Bu nutuk, kırklı yılların sonlarında, muhalefetteki DP taraftarlarınca, İnönü'ye kılçık atmak amacıyla uydurulmuştur.
Eh, ellili yılların sonlarında da bu kez CHP tarafından DP'ye karşı hem gençliği hem orduyu tahrik amacıyla kullanılmıştır.
Altmışlı yılların sonlarında da, postalcı gazeteciler tarafından, "bu iş parlamentoyla olmuyor, cici demokrasiyle sosyalizm gelmez" felsefesi uyarınca, gene gençliği, bu sefer bizim kuşağı tahrik için tabii. (O gençlerin arasında Kemal Kılıçdaroğlu diye bir çocuk da vardı.)
Bakın bu nutukta Atatürk'ün ne dediği iddia ediliyor: "Türk genci (devrimleri ve cumhuriyeti) güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır."
Bu yol da sökmezse, gençlik kovuşturmaya uğrarsa bulduğu çözüm de, "hiç boşuna bana ve İsmet'e telgraf çekmeye kalkmayın" gibi bir garabet...
Her bakımdan, her şeyiyle altmışlı yıllarda kalmış Sayın Kılıçdaroğlu, şimdi devrimleri tehlikede görüyor ve taşlı, sopalı, silahlı tepki bekliyor. (Sorarsan, "ben öyle demedim ki, yalnızca nutku cebinizde taşıyın dedim"...)
Basın postalcıları da bunu umuyorlar demek ki.
Ayaklanacaklarsa, birtakım sahte nutukları gerekçe etmesinler.
Biber gazını yerlerse de mektup yazsınlar. Büyük önder yazmayın demiş ama yazsınlar.
Atatürk her gece yattığı yerden kalkıp Anıtkabir ziyaret defterine yazılanları okuyormuş ya, o mektupları da haydi haydi okur.
Onlara da hapisanede oyalanma fırsatı çıkar.