3 seneden fazla süredir devam eden Suriye iç savaşına bir 'çözüm bulmak' amacıyla düzenlenen Cenevre-2 görüşmeleri Cenevre'deki yer yokluğu nedeniyle Montrö'de başladı.
Savaşı sona erdirebilecek olan birçok fırsatı ıskalayan dünya şimdi barış güvercinliği rolüne soyunuyor. Suriye'nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, Rusya'nın endişelerinin baştan giderilerek Esed'in yalnızlaştırılması, Suud'un El Kaide militanlarını bölgeye sokmasının önüne geçilmesi en başta gerçekleştirilmeyerek savaş bu hale getirildi. ABD ile Rusya'nın bölgedeki hegemonya kavgasının, Suudi Arabistan'ın rejimini korumak derdine düşmesinin ve İran'ın İsrail'e karşı gardını kaybetmek istememesinin faturasını ödeyen Suriyeliler oldu.
Cenevre'de savaşın gidişatını değiştirebilecek olan ülkelerin savaştan doğrudan etkilenmediği ortada. Ne ülkelerinde yüz binlerce mültecinin yaşadığı kamplar var, ne de savaş sebebiyle ekonomileri sarsılmış durumda. Savaş iç gündemlerinin bir parçası olmadığı gibi mazlum Suriye halkı ile tarihi ya da kültürel bir bağları da yok. O yüzden dün Anadolu Ajansı ve bazı diğer medya kuruluşları tarafından yayınlanan işkence fotoğrafları içlerini acıtmayacaktır. Ancak dünya siyaseti birçok sebeple bu ülkeleri karar verici olarak konumlandırmış durumda.
Suriye'deki manzara-i umumiye bakıldığında IŞİD ile diğer muhalifler arasındaki mücadele, kimyasal silahların imhası sürecinin başlamış olması ve rejimin Halep'te muhaliflere ciddi kayıplar verdirmesi nedeniyle masada dengelerin büyük ölçüde Esed rejimi ve Rusya lehine olacağı söylenebilir. Elinde rejime karşı neredeyse hiçbir argümanı olmayan ABD dün ortaya çıkan resimleri öne sürecektir. Ancak 'El Kaide'de yerine Esed ile iş yapalım' seslerinin yükseldiği ABD tarafında bu resimlerin ne kadar etkili olacağı şüpheli. Zira ABD'nin Suriye'deki gündemi sistematik işkence ile öldürülen ya da mülteci kamplarında açlıktan ölen insanlar değil. Hem ABD'nin hem de diğer Batı ülkelerinin hatta Rusya'nın da ortak düşmanı IŞİD ve El Kaide. IŞİD, Nusra Cephesi ve diğer radikallerin kime hizmet ettiği, amaçlarının ne olduğu, Esed rejimi ile nasıl bir ilişkileri olduğu ikinci planda kalacaktır. ABD Ortadoğu'da gerilediğini fark ettiği için meydanı Rusya'ya ya da diğer bölgesel güçlere bırakmak istemeyecektir.
Rusya ise uzun bir aradan sonra 'sıcak denizlere açılma' politikasında bir adım daha ileri gidebilmek için elinden geleni ardına koymayacaktır. Arka planda yaşanan bu büyük güçlerin hegemonya çatışması yine dönüp dolaşıp radikaller üzerine kilitlenecektir.
"Muhalifler radikal miydi, ılımlı mıydı?" soruları arasında bir iki tane fotoğraf gösterilecektir. ABD Esed geçiş sürecinin bir parçası olamaz diyecek, Suriye tarafı 2014 seçimlerinde Esed'in aday olacağını, hukuki olarak önünde bir engel olmadığını söyleyecektir. Üstelik rejim diplomatları daha ziyade askerlerden oluşan muhalefet heyetinden uluslararası arenada daha tecrübeli olduğu için daha süslü püslü laflar edeceklerdir. Ateşkes, savaş suçu teşkil eden fotoğraflar, açlıktan ölen insan haberleri gelmeye devam ederken Esed rejiminin bombardımanlara devam etmesi zaten Suriye tarafının hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini gösteriyor. Böylece, çok büyük ihtimal ile toplantıya giden liderler ve heyetleri Montrö ve Cenevre'yi gezip ülkelerine döneceklerdir.
yusuf.inanc@sabah.com.tr
@yusufsinanc