Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslümanlar, Hıristiyan milislere karşı yaşam mücadelesi veriyor. Milislerin zulmünden ve katliamından kaçan Müslümanlar, ormana ya da kiliselere sığınıyor.
İntikam adına palalarla boğazların kesildiği, bebeklerin anne babalarının gözü önünde yılanlara atıldığı köyler... Katliamdan kaçmak isteyen binlerce kişinin kamp kurduğu havaalanları... Uçaklarda yer olmadığı için sadece bebeklerini kurtarma ekiplerine teslim eden anneler... Tıka basa arabalarla komşu ülkelere sığınmak isteyenlerin oluşturduğu konvoylardan yere düşenlerin linç edildiği toprak yollar... Böylesi bir kaos ortamının, '+18' uyarısı olan bir filme ait olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak maalesef hiç de öyle değil. Orta Afrika Cumhuriyeti'nde aylardır Hıristiyan ve Müslüman milisler arasında korkunç bir savaş yaşanıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre 4.5 milyon nüfuslu Orta Afrika Cumhuriyeti'nde aralıktan bu yana 2 bin kişi öldü ve 1 milyona yakın kişi ülkeyi terk etti. Kaçanların büyük kısmı ülke nüfusunun yüzde 15'ini oluşturan Müslümanlar oldu.
Çocuklar bile katlediliyor
Kaçamayan Müslümanlar ise anti-Balaka isimli Hıristiyan milislere karşı yaşam mücadelesi veriyor. BM'ye göre Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 15 bin Müslüman kuşatılmış durumda. Müslümanlar'ın büyük kısmı ellerinde kalan mahallelerde sıkışıp kaldı. Mahalleden dışarı çıktıkları an palalı anti-Balaka üyeleri tarafından öldürülüyorlar. BM raporlarına göre ayrıca Müslümanlar salgın hastalıklara rağmen ormanlarda saklanıyor. Müslümanlar'ın diğer sığındıkları yerler ise kiliseler oluyor. Örneğin kuzeybatıdaki Baoro kentindeki bir kilisede 2 bin Müslüman kalıyor. Bossemptele kentinde de Katolik din görevlileri 500'den fazla Müslüman'a yiyecek, su ve ilaç temin ediyor. Başkentte de yaklaşık bin Müslüman aylardır sığındıkları kilisede yaşıyor. Müslümanlar, "Çocuklarımızı kilisenin dışında top oynamaya bile gönderemiyoruz. Anti- Balakalar çocuklarımızı bile katlediyor" diyor. Carnot kentindeki kilisesinde 800 Müslüman'ı koruyan rahip Justin Nary aldıkları tehditleri "Anti-Balakacılar, Müslümanlar'ı kiliseden çıkarmam için dört kez silahla tehdit ettiler. Neredeyse her gün gelip, ellerindeki benzinle kiliseyi yakacaklarını söylüyorlar. Tek istedikleri bütün Müslümanlar'ın ülkeyi terk etmesi" sözleriyle anlatıyor. Anti-Balaka üyelerinin dükkanını yağmaladığı ve evini gasp ettiği 73 yaşındaki Marafa Abdulhamane, "Hıristiyan milisler 'Allahuekber' sesini duymak istemediklerini söyleyip bize zulüm ediyorlar" diyor.
Barış umudu az
Orta Afrika Cumhuriyeti, 1960'da Fransa'dan bağımsızlığını kazandı. Ardından beş kez askeri darbe gerçekleşti. Mart 2013'te ise Seleka isimli milislerin sivil darbesi ile Michel Djotodia, ülkenin ilk Müslüman lideri oldu. Fransa'nın desteklediği eski Cumhurbaşkanı François Bozizeacute, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Djotodia ilk iş olarak Seleka milislerini dağıttı ve üyelerinden büyük kısmını düzenli orduya dahil etti. Ancak o tarihten bu yana Müslümanlar'ın, Hıristiyanlar'a zulmettiği haberlerinin arkası kesilmedi. Djotodia da baskılar karşısında Aralık 2013'te istifa etti ve yine Hıristiyanlar ülkeyi yönetmeye başladı. Fakat bu sefer de anti-Balaka isimli Hıristiyan milislerin Müslümanlar'a karşı katliamı başladı. Altın, elmas ve uranyum kaynakları bakımında oldukça zengin olmasına rağmen nüfusun büyük kısmının günde 2.5 dolara geçinmek zorunda olduğu Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki yaşanan son insanlık krizinin kısa vadede çözülmesi ise beklenmiyor. Ancak barışa dair şimdiye kadarki en somut gelişme iki gün önce yaşandı. Anti-Balaka milisleri yürütme kurulu, bütün etnik ve dini grupları kapsayacak şekilde ulusal diyaloğa geçiş çağrısında bulundu. Çağrının ardından Seleka grubunun eski başkan yardımcısı General Muhammed Musa Daffan, barışa götürecek her adımı olumlu karşıladığını belirtti.
selcuk.eren@sabah.com.tr
@selcukeren5101