Kongo'nun Katanga bölgesinde çıkan akıllı telefon minerallerine sahip olmak isteyen milisler evleri ateşe verip halkı göçe zorluyor.
Manono, Mitwaba ve Pweto... Kısaca 'ölüm üçgeni.' Ekim 2013'ten bu yana 500 binden fazla kişinin çatışmalardan dolayı evlerini terk etmek zorunda kaldığı bölge. Birleşmiş Milletler "Felaketin eşiğindeler" uyarısı yaptı burası için. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin güneydoğusundaki bu bölgenin ismini ilk duyduğumuzda bize çok uzak geliyor. Oysa orada yaşanan 'insanlık kriziyle' yakından alakalıyız. Kongo'daki ölüm üçgenini kapsayan Katanga bölgesindeki krizin arkasında başta elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlar olmak üzere diğer teknolojik aletler var. Akıllı telefon yapımındaki en önemli bileşenlerden olan tantal mineralinin yarısından fazlası Katanga'da çıkarılıyor. Burası ayrıca kobalt, mücevher, altın, petrol, gümüş ve uranyum kaynaklarınca da çok zengin. Dolayısıyla Batılı şirketler Katanga'yı hiç rahat bırakmıyor. Üstelik buradaki maden ithalatından Kongo hükümetinin kazancı çok az oluyor. The Guardian'ın haberine göre uluslararası şirketler son beş yılda Kongo hükümetine 4 milyar dolarlık gümrük ve vergi borcu bıraktı. Ancak Katanga'da vergi kaçıran Batılı şirketlerden bile daha büyük bir problem var. O da milis gruplar. Son zamanlarda akıllı telefon minerallerine sahip olmak isteyen birçok milis grup ortaya çıktı. En belalısı ise Mayi-Mayiler. Katanga'da yüzlerce evi ateşe vermekle suçlanan Mayi Mayiler'in bölgede sürekli kaos ortamı oluşturarak milyonlarca dolarlık maden ithalatını elinde tutmak istediği söyleniyor.
Soykırım olabilir
Akıllı telefonlar yüzünden ayrıca Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasında 1994 ile 2003 yılları arasında yaşanan ve milyonlarca kişinin ölümüne neden olan savaş yeniden patlak verebilir. Mayi Mayi'nin yanı sıra Ruanda'nın desteklediği milis gruplar da, Kongo'nun doğusundaki minerallerin bol olduğu bir diğer bölge olan Goma'yı tehdit ediyor. Bu gruplar, mineralleri ele geçirip Ruanda üzerinden dünya pazarına sunmak istiyor. Ancak bu noktada en büyük korku 1994'teki Ruanda soykırımının yeniden yaşanması.
Ruanda'nın desteklediği milisler Tutsiler'den oluşuyor. Kongo'nun doğusunda da Hutular çoğunlukta. Bundan 20 yıl önce Ruanda'da Hutular, 500 bin Tutsi'yi öldürmüştü. Dolayısıyla Tutsiler şimdi akıllı telefon minerallerini bahane ederek Hutular'dan intikam alabilir. 150 bin askeri ile Afrika'nın en büyük ordusuna sahip Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde milis grupların önüne bir türlü geçilememesi ise kafa karışıklığına neden oluyor. Geniş piyade gücünün yanı sıra Kongo 20 bin asker ile dünyanın en büyük Birleşmiş Milletler askeri gücünün bulunduğu ülke. Uzmanlara göre ordu ve BM askerlerinin, sayıları en fazla 10 bin olan milis gruplarla baş edememesinin en önemli nedeni ülkenin yüzölçümü. Dünyanın en büyük 12'nci ülkesi olan Kongo'nun 65 milyonluk nüfusunun kilometrekareye dağılımı çok seyrek. Örneğin İspanya büyüklüğündeki Katanga'da sadece 400 Kongo askerinin bulunduğu söyleniyor. Ayrıca 1960'larda bağımsızlığını kazanan Kongo ordusunun tecrübesizliği de bir başka neden olarak gösteriliyor.
Bu çocuklar çikolatanın gerçekten kölesi
Satın alırken fiyatına dahi bakmadığımız çikolatalar, Fildişi Sahilleri'nde çocuk kölelerin artmasına neden oluyor.
Fildişi Sahilleri, 110 milyar dolarlık çikolata endüstrisinde kilit role sahip. Dünyada en fazla kakao çekirdeği burada üretiliyor. Batı Afrika ülkesindeki kakao hasatları da genelde güçlü ailelerin elinde. CNN'in haberine göre ucuz maliyet ile yüksek rakamlar kazanmak isteyen aileler, genelde çiftliklerinde çocukları çalıştırıyor. Ancak yaşları 11'in altında olan çocuklara kakao çekirdekleri toplatılırken hiç de insani davranılmıyor. Sık sık şiddete maruz kalan çocuklar adeta 'çikolatanın köleleri' olarak kullanılıyor. Zor şartlar altında çalışmak zorunda kalan çocuklar için en dramatik olan ise hayatlarında hiç çikolata yememiş olmaları. Fildişi Sahilleri'nin başkenti Abidjan'ın 130 kilometre uzaklığındaki Kouadio-Yaokro köyündeki çocuklar da bunlardan bazıları. CNN ekibi bu köydeki çocuklara uğruna zorla çalıştırıldıkları çikolataların paketlenmiş hallerini götürdü. Çikolatayı gören çocukların ilk tepkisi "Bu ne?" oldu. Köyün yetişkinleri de tıpkı çocuklar gibi ilk kez çikolata yeme 'lüksüne' erişti. Tabii ki ilk test hakkı köyün en büyüğüne verildi. İsmini söylemeyen adam, muhabirin "Daha önce hiç çikolata yemediniz mi?" sorusuna "Nereden bulalım ki! Ama güzelmiş. Çok tatlı" şeklinde cevap verdi. Köyün diğer yetişkinlerinin merakı ise daha farklı oldu. Muhabirin verdiği ve dünyada her saniyede 150 paket tüketilen çok ünlü bir çikolatanın fiyatını öğrenmek istediler. Çikolatanın paketinin 1 dolar olduğunu öğrendiklerinde de "Biz kakao çekirdeğinin kilosunu 1.5 dolara satıyoruz. Bu küçücük paket çok pahalıymış" dediler.
selcuk.eren@sabah.com.tr
@selcukeren5101