Lafı fazla uzatmadan sonucu başta söyleyelim. ABD Başkanı Trump'ın bir Suriye planı, projesi yok. Trump, selefi Başkan Obama gibi dış politika meselelerine, özellikle de detaylı askeri konulara çok zaman harcayan biri değil.
Bu yüzden askeri tüm otoriteyi ABD Merkezi Komutanlık (CENTCOM)'a ve DAEŞ Karşıtı Koalisyon'un komutanı General Stephen Townsend'a devretti.
Suriye'ye ek bir güç mü gönderilecek? Suriye'ye ek cephane, ağır silah mı kaydırılacak? Mesela Rakka'nın güneyine Tabka'ya helikopterlerle YPG'liler mi nakledilecek?
Bunların hepsine CENTCOM Kumandanı General Joseph Votel ile Gen. Townsend birlikte karar veriyor. Bunun dışındaki şeyler ise ABD Savunma Bakanı James Mattis ve Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster ile birlikte koordine ediliyor.
Trump yetkileri bu şekilde devretmişken, Rakka sonrasında Suriye'de ABD planının ne olacağıyla ilgili bir tartışma da başlamış durumda.
Çünkü dediğim gibi, Trump'ın bir Suriye planı yok. Hedef DAEŞ'i yenmek, fakat sonra?
Sonra nasıl bir Suriye olacak, kurulacak?
Bunlar belirsizliklerle dolu. Trump'ın Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün başını çektiği bir grup YPG ve Suriye Demokratik Güçleri'nin elinde tuttuğu alanların ABD çıkarlarını korumak için kullanılabileceğini düşünüyor.
Yani? YPG'nin elindeki bölgelerdeki ABD askeri varlığı Suriye'deki İran ve İran'a bağlı Şii milisleri sınırlandırmak için kısa vadede kullanılabilir. YPG de bu yüzden İran karşıtı mesaj verme derdine düştü.
İşte Trump yönetimi içerisindeki tartışma da burada düğümleniyor. Yani Trump yönetimi tarafından düşman ilan edilen İran etkisini kırmak için Suriye'de ne yapmak lazım?
Kimi teknokratlar Suriye'den çıkılması gerektiğini, ABD'nin asıl yükümlülüğünün Irak olduğunu söylüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki üst düzey isimlerse ABD - YPG işbirliğinin DAEŞ ortadan kalktıktan sonra bitmesi gerekiğini, çünkü ABD - Türkiye ortaklığının YPG'ye kurban edilemeyeceğini söylüyorlar. Diğer korku ise Türkiye'yi Rus çizgisine kaptırmak meselesi.
Peki ABD'nin bir sonraki adımı ne olacak?
Belirsiz. Hamburg'taki G-20 Zirvesi sırasında Trump Rusya ile beraber DAEŞ'e karşı ortak bir mücadele alanı oluşturulabilmesi için zemin yoklayacak. Bakan Tillerson bunun işaretini yaptığı uzun bir açıklama ile verdi. Tillerson'a göre ABD - Rusya, DAEŞ sonrasında ülkenin yeniden inşaası ve ateşkesin korunması için birlikte çalışılabilir.
Bir-iki ay önce Esad'ı devirmek istemediklerini söyleyen ABD yönetimi, kimyasal saldırının ardından Esad'ı devirmeyi Tillerson'ın ağzından yeniden gündeme almıştı.
Güneyde yaşanan Esad ve İran destekli güçlerle ABD güçleri arasındaki çatışmalar bu konuyu yine geri plana itmiş gibi görünüyor. Yani Esad'ın sonu geldi, Esad gidici muhabbetine yine ara verildi.
Çünkü ABD açıkça görüyor ki artık Esad kalıcı ve ABD'nin Rusya ile çalışarak Esad'ın gücünü törpülemekten hatta İran çizgisine mesafe koymasını sağlamayı umut etmekten başka yapacak bir şeyi yok.
Bu nedenle ABD tarafı Rakka sonrasında ne yapacaklarıyla ilgili olarak açık kapı bırakıyor. ABD sözcüleri aracılığıyla Rakka'nın güneyindeki Deyrizor ve Ebu Kemal'e yapılacak operasyonların rejimin bu şehirleri ele geçirip geçirmemesiyle yakından ilgili olacağını söyledi.
Yani Esad rejimi ve müttefikleri Rakka'nın güney batısındaki hızlı ilerleyişlerini sürdürebilirse Fırat nehri vadisi olarak belirtilen son DAEŞ mevzilerini de ele geçirebilirler. ABD'nin bu duruma açık kapı bırakması bu işe girişmeyeceği manasına da gelmiyor.
Neden?
Çünkü Trump'ın bir Suriye planı yok.