"Bu ülkeyle ilgisi olmayan hiçbir şeyle ilgilenmiyorum. Hiçbir şeyi etkilemek istemiyorum, çünkü benim için önemsiz. Açıklaması zor."
Bu sözler Donald Trump'a ait. Eğer Trump'ın bu açıklamayı ABD başkanı olarak değişik ülkelerde olan yatırımlarıyla yaşayabileceği çıkar çatışmasına ilişkin yaptığını göza ardı edersek, bence dış politikası hakkında kendi ağzından iyi bir fikir veriyor.
Trump, ulus inşaası çalışmalarına karşı, müttefikler ve ortaklar ile terörizme karşı savaşmak konusunda eğilimli. Ülkelerin iç işlerine karışmadan bir tür uluslararası düzen oluşturmaya istekli.
Üst düzey bir Türk yetkilinin bana söylediği gibi, "Clinton ile ne olacağını biliyorduk. Obama'nın politikalarının bir devamı olacaktı. Şimdi yeni bir şey inşaat etmek için bir şansımız var."
Trump halihazırda emekli General Mike Flynn ve Kongre Üyesi Mike Pompeo gibi ağır topların olduğu bir ulusal güvenlik ekibi oluşturdu. İki isim de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a geçmişte dile getirdikleri eleştiriler ile biliniyorlar. Flynn darbe girişimini FETÖ'nün yaptığını anladıktan sonra fikir değiştirmiş biri. Bu açıdan şu anki tutumu birkaç açıdan Türkiye'nin görüşleriyle uyumlu.
CIA Başkanlığı için aday olarak ilan edilen Kongre üyesi Pompeo'nun da Erdoğan hakkında tartışmalı fikirleri olduğu biliniyor. Fakat kendisi aynı zamanda ABD Kongresi'ndeki Türkiye - ABD Dostluk Grubu'nun da üyesi. SABAH'a konuşan kaynaklara göre bu yıl başlarında üye olmuş.
Pompeo Türkiye'nin bir NATO üyesi olarak değerinin farkında. Diğer yandan da Türkiye'nin Hamas ve Müslüman Kardeşler bağlantılarından rahatsız. Pompeo'nun bu pragmatik bakış açısının nasıl bir şeyle sonuçlanacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Fakat eski ABD Büyükelçisi James Jeffrey, Flynn ve Pompeo'nun darbeyle ilişkili düşüncelerinin darbeyi laiklerin değil, İslami eğilimli bir grubun yaptığını ve halkın seçilmiş hükümeti desteklediğini öğrendikten sonra değiştiğini söylüyor.
Geçen hafta Washington'daki SETA DC adlı düşünce kuruluşuna konuşan Jeffrey şöyle dedi: "Bence Trump yönetimi ve bu kişiler şu anda Türkiye'nin çıkarlarına yönelik nasıl bir tavır içinde olduklarıyla değerlendiirlecekler, geçmişte bir ara söyledikleri şeylerle değil. Çünkü 15 Temmuz'la ilgili ABD hükümetinde aptalca şeyler söyleyen bir sürü kişi var. Eğer Erdoğan ve Türkiye buna odaklansaydı şu an hiçbir ilişkimiz olmazdı."
Jeffrey'e göre Trump yönetimi Türkiye'nin içişleriyle ilgilenmeyecek, buna bir iç savaş olarak ortaya çıkıp bölgesel güvenliği tehdit etmediği sürece Kürt sorunu da dahil.
Bence tek bir şey kesin, o da Amerikan medyası ve STK'larının Türkiye'nin içişlerine yönelik baskıları ve hak ihlallerine ilişkin iddiaları Trump yönetimi üzerinde eskisi gibi bir etki yaratmayacak.
Kişisel olarak ABD Dışişleri Bakanlığı ya da Beyaz Saray'ın sert çıkacağını düşünmüyorum. Böyle olursa da pek çok aktivist gazeteci mutsuz olacak, bu da muhakkak.