California'da geçen yaz Kuveyt Finans Evi ve Türkiye'deki ortağı Kuveyt Türk Katılım Bankası adına açılan "terör finansmanı" davasıyla ilgili maalesef bir dezenformasyon kampanyası yürütülüyor.
Dava oldukça sıra dışı bir dava çünkü ortadaki iddialar kendi içinde tutarsız ve davacı tarafın da tam olarak kim olduğu belli değil.
Görünürdeki iddia şu: California merkezli St. Francis Assisi adlı Irak ve Suriye'deki Hristiyanları temsil eden bir dernek, Daeş finanmasına aracılık ettikleri gerekçesiyle Kuveyt Türk'ü ve Kuveyt Finans Evi'ne dava açıyor.
Baştan başlayalım.
Aslına bakılırsa St. Francis Assisi diye bir dernek bu dava başlamadan önce yok. Suç duyurusu yapılmadan bir hafta önce söz konusu dernek, derneğin bu davada avukatlığını yapan Mogeeb Weiss tarafından kuruluyor. Yani avukat verdiği dilekçeden önce derneği kuruyor sonra da o dernek adına davayı açıyor. Derneğin adresiyle avukatın bürosunun adresi aynı.
Peki bahsedilen Hristiyan mağdurlar kim? Nerede, ne zaman, kim tarafından öldürüldüler? St. Francis Assisi adlı dernekle ilişkileri ne? Avukat Weiss tüm bunlara hala cevap verebilmiş değil.
Davanın Kuveyt Türk ile bağlantısı şöyle kuruluyor:
2014'te ABD ve BM tarafından El Kaide'nin Suriye kolu El Nusra finansörü olduğu açıklanan Hajjaj al-Ajimi adlı Kuveyt vatandaşı Twitter hesabı üzerinden Kuveyt Türk bankasında bulunan hesaplar için para topluyor. Ve bu para Daeş'e giderek Suriye ve Irak'taki Hristiyan katliamlarına neden oluyor.
Suriye'yi takip eden herkes El Nusra ve Daeş'in 2013'ün sonundan beri birbirleriyle savaş halinde olduğunu biliyor. Dolayısıyla iddianın kendisi kendi içinde çelişkili. İşin ilginç yanı Nusra finansörü bir ismin parayı nasıl Daeş'e aktardığıyla ilgili hiçbir bilgi yok.
Devam edelim.
Şikayet dilekçesindeki iddiaya göre Ajmi sosyal medya takipçilerine Kuveyt Türk'ye hesabı bulunan Şam İslami Heyeti Derneği'ne bağış yapmaları çağrısında bulundu. Şikayet dilekçesine göre bu derneğin bankadaki hesap numarası 8695311. Bu bilgi de hatalı. Çünkü Kuveyt Türk kayıtlarına göre bu hesap Şam İslami Heyeti Derneği'ne (ŞİHD) ait değil.
Bu hesap aslında İnsani Şam Derneği (İŞD) adı verilen başka bir kuruluşa ait. Bankanın avukatı Ramazan Arıtürk'ün benle paylaştığı resmi belgelerde BM ve UNICEF'ın İŞD ile ortak projeler geliştirdiği hatta yüklü bağışlar yaptığı görülüyor.
Ne şikayet dilekçesinde yer alan ne de Kuveyt-Türk kayıtlarında bulunan iki ayrı dernekle ilgili uluslararası bir yaptırım ya da terörle ilişkili olduklarına dair bir bilgi bulunmuyor.
Dilekçede yer alan Şam İslami Heyeti Derneği hakkında da bir araştırma yaptım ve bunların Suriye'deki Ahrar el Şam adlı askeri gruba yakın olduklarını öğrendim. Ahrar el Şam ve Daeş yine Suriye'de uzun süredir savaş halindeler. İslami Şam Heyeti Derneği'nin de Daeş'in "halifelik" ilanının nasıl sahte olduğunu kanıtlayan onlarca yayını bulunuyor.
Yani iddialar bomboş.
Ortaya çıkan çelişkilerle ilgili ne davacı St. Francis Assisi ne de davanın arkasında olduğu söylenen kara para ve terör finansmanını avlama konusundaki geçmişiyle bilinen Thomas Creal cevap veriyor.
2 Kasım'da Kuveyt Türk avukatları California'nın Kuzey Bölgesi Mahkemesi'ne bunları içeren bir cevap metni yazdı. Avukatlar dilekçede konu edilen iddiaların hem boş olduğunu, hem de konunun hiçbir şekilde ABD'yi ilgilendirmediğini söylüyor. Ayrıca tüm iddialar doğru olsa bile söz konusu derneklerle ilgili hiçbir yaptırım ya da hukuki karar olmadığı için bankaların ortaya çıktığı iddia edilen suçtan sorumluluğu olmadığı kanısında.
17 Kasım'da St. Francis Assisi'nin avukatı Mogeeb Weiss savunmaya bir cevap yazdı ve yine iddialardaki tutarsızlıklarla ilgili bir açıklama getirmedi.
Teknik açıdan Weiss'in davayı sürdürmek için kullandığı argümanlardan biri de Alien Tort Statue adı verilen ve insan hakları ihlalleri durumunda yabancı ülke ya da vatandaşlarının yargılanmasını sağlayan yasaydı.
Ve aynı yasa Türkiye'nin FETÖ lideri Fethullah Gülen'in yargılanması için ABD'de açtığı davada kullanılmıştı.
Elimde ciddi bir kanıt yok ama bence durum şöyle: FETÖ Türkiye'nin ABD'de Gülen'e karşı açtığı davalara yine ABD'de ucu Ankara'ya dokunan başka bir dava ile yanıt veriyor.
Kuveyt Türk üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye töhmet altında bırakılmaya çalışılıyor.
Ve bunu çok açık, sosyal medyada FETÖ ile ilişkili olduğu bilinen gazeteci ve isimlerle yapıyorlar.
Tahmin yapmak belki doğru değil ama bu dava adil bir şekilde görülürse kısa sürede çökecek bir yapıda. Çünkü içi iftira atmak dışında boş.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta neden bizzat bu davayla ilgili tepki gösterdiğini anlamak mümkün.