Ankara'da Cumartesi gerçekleşen bombalı saldırılar ABD medyasında geniş bir şekilde işleniyor. Öyle ki NBC News, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun saldırı sonrası basın toplantısına canlı yayın bağlantısı bile yaptı.
Fakat ne yazık ki bu haberlerde artık ipe sapa gelmez komplolar da dillendirilmeye başlandı. Saldırı sonrasında Türkiye'deki sosyal medyada yer alan deli saçması komploların benzerleri artık ABD basınının önde gelen organlarında da Türkiye'deki resmi düzgün vermek adına, herhangi bir karşıt görüş alınmadan servis ediliyor.
İşin gazetecilik standardını geçtim, iki ülke arasındaki ilişkilere zarar vermesi muhakkak yanları da bulunuyor.
Bazı örnekleri derledim:
ABD'nin en çok satan gazetesi, USA Today: Analistler Erdoğan'ın 1 Kasım seçimlerinde yeniden süper çoğunluk (Anayasayı değiştirecek sayıda milletvekili kastediliyor) elde edemeyeceğini düşünmesi halinde seçimleri erteleyeceğinden hatta anayasayı askıya alacağından endişe ediyor.
Ülkede en fazla okunan haber sitesi Huffington Post: Pazar günkü yürüyüşe katılan 23 yaşındaki stajyer avukat Ecem, "seçimlerden sonra daha kötü olacak. Devlet bu saldırılar dolayısıyla sorumlu. Kandan tatmin olmadılar" dedi. Cumartesi gecesi bir morgda bulunan bazı insanlar benzer korkuları dile getirerek, saldırının 1 Kasım'daki seçim sonuçlarının AKP lehine sonuçlanması için ölümcül politik bir oyundan başka bir şey olmadığını söyledi. 31 yaşındaki Mesut Kete ise, "Erdoğan'ın güç için yapamayacağı hiçbir şey yok." dedi.
New York Times: Avusturya'daki Graz Üniversitesi'nden Kerem Öktem, "1 Kasım seçimlerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ile ilgili büyük sorular bulunuyor. Eğer gerçekleşirse, özgür ve adil olacaklar mı?" Öktem Kürtlere karşı yükselen şiddete şaşırmadığını çünkü Türk liderlerin kutuplaştırıcı bir söylem kullanarak HDP'ye saldırdığını ve liderlerini insanlıktan çıkardığını söyledi. Öktem, 1970 ve 1990'lardaki şiddete referans vererek, her seferinde şiddetin bir kısmının hükümetle bağlantıları olan derin devletin işi olduğunun ortaya çıkarıldığını söyledi.
Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan baş yazıdan: Islami Devlet (IŞİD ya da DEAŞ kastediliyor) genellikle ölümcül eserlerini üstleniyor, Türk güvenlik güçlerinin ise tercih edilen zanlılara karşı delillerle oynamak gibi bir geçmişi bulunuyor. Bu yüzden saldırının kimden geldiğine dair kararımızı saklı tutacağız.
Uzun yıllardır Türkiye'yi yakından takip eden Amerikalı bir dostuma, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine olan bu akla hayale sığmaz iddiaları basmanın hiçbir faydası olmadığını, AK Parti'nin bu seçimlerden her halükarda birinci parti çıkacağını ve Erdoğan'ın da 4 yıl daha görevde olacağını söyledim. Yani ülkeyi uzun yıllar yönetecek bir ekibe bu iftiraları atmanın Türk-Amerikan ilişkilerine bir faydası olmadığını anlattım. O da bana, "haklısın, ama Kürtler bu yayınların çıkması için her şeyi yapıyor. Diyarbakır eylemlerine baksana" dedi.
Evet, Kürtler ellerinde delil olmadan bu komplo teorilerini ve iftiraları yayarak en fazla kendilerine zarar veriyor, var olan son iletişim kanallarını da havaya uçuruyorlar…
Fakat ortada bir gerçek var o da, Amerikalılar da Erdoğan nefretlerinin son noktasına ulaşmış durumda.
ragip.soylu@sabah.com.tr
@ragipsoylu