Türkiye ve ABD arasında varılan İncirlik mutabakatı sonrası Türkiye'nin Azez'in batısında bulunan muhaliflere hava desteği sağlayarak Cerablus'a kadar olan alanda bir tampon bölge oluşturmak istediğini Türk ve Amerikan basınında yazmayan kalmadı.
Geçen haftalarda ABD basınına konuşan gerek Amerikalı, gerekse Türk yetkililer bu alanda "IŞİD'siz bölge", "güvenli bölge" yahut "tampon bölge" olarak adlandırılan bir çalışmanın yapılacağını, ılımlı muhaliflerin ve ABD'nin eğittiği muhalif güçlerin burayı IŞİD'den alacağını söyledi. Bir Türk kaynağım Amerikan basınına güvenli bölge haritasının kendileri tarafından değil, ABD'liler tarafından servis edildiğini söyleyerek, "ABD'liler konuyla ilgili daha fazla veri veriyor" dedi.
Dünkü Cumhurbaşkanlığı resepsiyonundaki Feridun Sinirlioğlu açıklaması da bunu onaylayan başka bir şeydi. Sinirloğlu'nu bizzat dinleyen bir gazeteci arkadaşım onun "Amerikalılar bu bölgeye hiçbir zaman 'güvenli bölge' demeyecek fakat fiili olarak buradan IŞİD'in çıkarılması için çalışacak" dediğini aktarıyor.
Söz konusu açıklama ABD'li yetkililerin gerek Beyaz Saray sözcüleri, gerekse Dışişleri Bakanlığı sözcüleri aracılığıyla söyledikleriyle çelişmiyor, aksine bunlar birbirlerini tamamlıyor. ABD'li yetkililer defalarca buraya "güvenli bölge" demenin yasal sorunlar yaratacağını, ABD Kongresi'nden ya da duruma göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden karar çıkarılması gerektiğini belirterek bunun mümkün olmadığını belirtiyorlar. Onun yerine, "bu bölgeden IŞİD'in püskürtülmesi için Türkmen, Arap, Kürt tüm muhalif güçlere gerekli desteği vereceğiz" diyorlar.
Türkiye'nin hava sahasını ABD uçaklarına açması ve kendisinin de bu operasyonlara katılması tam da bu anlamda önemli oluyor. Çünkü artık Türkiye doğrudan İncirlik üzerinden kalkan savaş uçakları ve genel olarak koalisyon operasyonları üzerinde de söz sahibi olacak ve sadece PYD'ye sağlanan hava desteğini Suriyeli muhaliflere de verecek.
Her ne kadar eğit-donat programı yavaşlasa da Türkiye'nin savaşa aktif katılımıyla bu programda bir ivme yaşanacağını ve çeşitli muhalif grupların bu bölgeyi ele geçirmek için harekete geçeceğini biliyoruz. ABD, Türkiye'nin en temel isteklerinden birini kabul etti ve eğit-donat mezunlarının Esad da dahil olmak üzere her türlü askeri güce karşı korunacağını açıkladı.
Bu manada El Nusra'nın Azez'den çıkması da Türkiye'nin bölgedeki planları lehine ortalıktaki karışıklığı kolaylaştıran bir faktör olmuştur. Ahrar el-Şam'ın yaptığı açıklama ise genel olarak bir şaşkınlık yaratsa da muhalifler nezdinde Türkiye'nin hazırladığı plana olan sempatiyi gösteriyor. Suriyeli bir kaynağım, Ahrar el-Şam'ın söz konusu açıklama öncesinde Türkiye ile resmi bir pazarlıkta bulunmadıklarını ve planı beğendikleri için desteklediklerini söyledi.
Sadece bu bile Suriye'de işlerin nasıl yürüdüğünü gösteren iyi bir örnek.
Son olarak dün başka bir mesele ile ilgili sorularımı yanıtlayan Pentagon sözcüsü Laura Seal'ın şu sözlerini ekleyelim: "Türkiye'nin IŞİD karşıtı koalisyona tam katılımıyla ilgili olarak süren teknik süreci finalize etme aşamasındayız."
Yani yakında bu işbirliğinin ne olduğuna dair resmi bir açıklama göreceğiz.
ragip.soylu@sabah.com.tr
@ragipsoylu