Elbette Türkiye'deki seçimlerin ardından Washington'da konuyla ilgili panel düzenlemeyen düşünce kuruluşu kalmadı.
Hemen hemen hepsi Türkiye'deki sonuçlardan memnun. "Türk demokrasisi kazandı" cümlesini tüm konuşmacılardan duyabilirsiniz. Çünkü AK Parti'nin kaybetmesi pek çoklarına göre demokrasinin kazanması manasına geliyor.
Yine de belirtmekte fayda var, AK Parti'nin seçimlerde hile yapmadığının kanıtlanmış olması pek çoklarının da yüreğine su serpmiş durumda. Öyle ya, "nerede hile gördünüz" diye sorulduğunda ancak Ankara'daki başa baş giden seçimlerden, "Melih Gökçek'i sen de biliyorsun canım!" gibi hiçbir kanıt içermeyen boş laflardan ibaret yanıtlar alıyorduk. Böylelikle demokrasimiz Türkçe bile bilmeyen uzmanlardan tam not almış oldu. Bu da imajımız için gülsek mi ağlasak mı bilemediğim bir kazanımdır. (Washington Post'tan David Ignatius boşa "Türkiye bir demokrasidir, özgür basınıyla model ülkedir" noktasına bir gecede gelmedi.)
Fazla lafı uzatmadan belirtmek gerekirse gözler AK Parti-CHP koalisyonuna kitlenmiş durumda.
Neden?
Çünkü Washington, bölgede en kritik operasyonların olduğu bugünlerde en istikrarlı sonucu çıkaracak koalisyonu ister. Bir "büyük koalisyon", uzun süreli olacağı düşüncesiyle, toplumdaki gerginlikleri azaltacağı beklentisiyle, en çok da ABD dış politikasına en yakın sonucu çıkaracağı fikriyle buradaki tüm uzmanların ilgisini çekiyor, Obama'ya yakın olanlarına bakarak, yönetimin de bu fikirden hoşlandığını söylemek mümkün.
Tabii yanlış anlama olmasın, Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı koalisyon tartışmaları ile ilgili hiçbir açıklama yapmaz ve yapmayacaktır da.
Bu öncelikle müttefik bir ülkenin içişlerine doğrudan bir müdahale manasına gelir. İkincisi Türkiye artık "our boys did it" noktasından fersah fersah uzakta, adeta ABD'nin sözünü geçiremediği bağımsız bir çizgide hareket ediyor. Dolayısıyla Washington'ın genel olarak herhangi bir iç politika kalemi hakkında söz söyleme hakkı da otomatik olarak gündemden düşmüş durumda.
Son olarak ülkede toplumun tüm kesimlerinde var olan Amerikan düşmanlığının onlar da farkında. Dolayısıyla en ufak işaretin bile beklenmedik sonuçlar doğurabileceğini biliyorlar.
ABD hangi koalisyon gelirse gelsin hiç itiraz etmeden o partiler ile en iyi nasıl çalışabilir, bunun arayışı içerisinde olacaktır.
Fakat tekrarlayalım, uzun yıllardır Türkiye'yi tanıyan bir uzmanın dediği gibi, "ABD'li yetkililer seçim sonuçlarından hoşnut." Obama'nın da seçimin ertesi günü yabancı askerler sorununu gündeme getirerek Türkiye'ye baskı yapmayı seçmesi bu hoşnutlukla ilgili.
ragip.soylu@sabah.com.tr
@ragipsoylu