Eylül ayından beri ABD'nin bir koalisyon önceliğinde Irak ve Suriye'de IŞİD hedeflerine gerçekleştirdiği hareket beklendiği gibi çabuk bir başarı sağlamadı. Irak özelikle IŞİD kuvvetleri Bağdat ve Kürt bölgelerinden biraz uzaklaştırılsa da, Suriye'de IŞİD kontrol ettiği alanı iki kat artırdı.
Bu noktada Türkiye'nin öteden beri dile getirdiği "sahada askeri kuvvet lazım" fikrinin ne kadar önemli olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Anlaşıldığı kadarıyla ABD'nin, Suriye'de Kürtler dışında herhangi bir ekstra kuvvet bulmadan bu ülkedeki IŞİD varlığını azaltma ihtimali bulunmuyor. Irak'ta kazanılan başarılar, IŞİD'in asıl karargâhı olan Suriye'deki gücünü ortadan kaldırmadan hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu da uzun vadede IŞİD bölgede kalmaya devam edecek demek.
Peki, Türkiye bu resimde nereye oturuyor?
Ortada üç tartışma var.
1- Suriye'ye kara operasyonu
Öteden beri tampon bölge, güvenli bölge, uçuşa yasak bölge gibi önerilerle Suriye'deki ılımlı muhalefeti desteklemek için oldukça farklı öneriler getiren Türkiye'nin çabaları ABD tarafından takdirle karşılanmıyor. ABD Başkanı Obama'nın Washington, D.C.'deki tüm Ortadoğu uzmanları tarafından "yetersiz" bulunan stratejisi gereği, Suriye'deki en önemli hedef IŞİD. Türkiye ise hala Esad'ın devrilmesi yönündeki ısrarını sürdürüyor.
Biden'in geçen Sonbahar'da İstanbul'da yaptığı zirveye daha sonra Amerikan medyasına da düşen, Türkiye-Suriye sınırı boyunca daraltılmış bir güvenli bölge oluşturulması teklifiyle geldiği biliniyor. Her ne kadar daha sonra Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, Suriye'de herhangi bir güvenli bölge düşünmediklerini söylese de, söz konusu planın özellikle Beyaz Saray'da tartışılmaya devam ettiği ve Türk tarafıyla detaylı görüşmelerin yapıldığı yine isim vermeyen Obama yetkilileri tarafından Amerikan basınına açıklandı. İki gün önce Washington Post'ta çıkan başka bir haberde ise görüşmelerin başarısız olduğu, Türkiye'nin sınır boyunca oluşturulacak bu daraltılmış güvenli bölgenin IŞİD kadar Esad'a karşı da pozisyonlandırılmasını istediği ve bunun ABD tarafından kabul edilmediği belirtildi.
Haberlere göre Türkiye böyle bir fikir karşılığında ise İncirlik Üssü'nü Amerikan kuvvetlerinin IŞİD karşıtı operasyonlarına açmayı ve özel hareket güçleri ile bu sınırlı bölgedeki IŞİD güçlerine ait istihbaratı sahadan müttefik kuvvetlere ulaştırmayı vadetti.
WP'ye göre görüşmeler askıya alındığı için pazarlıkların ne zaman sona ereceği belli değil.
2- Eğit-donat
Türkiye ve ABD'nin prensipte anlaştığı diğer konu ise Suriye muhalefetine verilecek "eğit-donat" hizmeti. Türkiye bu eğitimin kendi topraklarında verilmesini kabul etti fakat eğitimin sınırlarını ve içeriğini detaylandıran memorandum hala imzalanmadı. ABD Büyükelçi John Bass, geçen hafta SABAH'a verdiği röportajda pazarlıkların devam ettiğini söylerken, Pentagon eğitim için Türkiye'ye asker göndereceğini açıkladı. Muhtemelen bu pazarlıklarda da eğitilecek Suriye muhalefetine kime karşı savaşacağı meselesi konuşuluyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki, Ocak başlarında bu güçlerin hem IŞİD'e hem de nihai olarak Esad'a karşı kullanılacağını söyledi. Fakat Türkiye bu öncelik sırasıyla ilgili olarak bir itiraz içerisinde.
3- Esad gitsin mi?
Son mesele ise ABD'nin Esad'ın gitmesini hala isteyip istemediği.
Dün New York Times'da yayınlanan detaylı bir haberde ABD'nin Suriye'de Esad'ın kalması yönünde fikir değiştirdiği ve Esad'ın düşmesi halinde kontrol ettiği bölgelerin IŞİD'in ya da diğer aşırı örgütlerin eline geçmesi endişesi yaşadığı belirtildi.
İsim vermeyen Amerikalı yetkililere göre ise ABD Irak aracılığıyla Esad'a "sana dokunmayacağız korkma" mesajı gönderdi.
Bu tabloda Türkiye'nin "açmaz" olarak gördüğü Suriye çözümsüzlüğü, ABD'nin IŞİD'e karşı strateji olarak kullandığı bir araç gibi görünüyor…
ragip.soylu@sabah.com.tr
@ragipsoylu