İdlib'de gerilim tırmanıyor. Esad rejiminden kaçanların sığındığı son liman olan kentte radikal unsurlar da sivillerin arasına gizlenmiş durumda. Ancak kentteki sivil sayısı 3,5 milyondan fazla, dolayısıyla herhangi bir operasyon hem muhakkak büyük bir kıyımı, hem de aynı şekilde büyük bir göç dalgasını beraberinde getirecek. O nedenle kenti çevrelemiş olan Esad güçlerini durdurmak, Rusya'yı topyekûn bir saldırıya karşı ikna etmek çok önemli. Ve bunu yapabilecek tek ülke Türkiye…
Son duruma bakacak olursak durum pek de iç açıcı değil… Rusya Tahran'daki zirveyi beklemeksizin önceki gün bir hava saldırısı düzenledi. Trump'ın 'dur' çağrılarına inat yaparcasına, Esad'ın arkasında olduğunu anlatmak için vurdu. Ancak yine de topyekûn bir saldırıyı önlemek hala mümkün.
Uluslararası toplum ayakta. BM art arda çağrılar yapıyor, AB, ABD uyarıyor ancak Rusya bütün bunlara kulağını kapamış bir ülke. Burada tek etkili olabilecek aktör Türkiye. O nedenle cuma günü gerçekleşecek Tahran'daki zirve milyonlarca insan için kader zirvesi demek bir anlamda…
Peki Rusya'nın pozisyon değiştirme olasılığı var mı? Hava saldırısını sırf Trump'a cevap olarak mı düzenledi? Elbette ABD'ye misilleme amacı ön planda ama aynı zamanda bu saldırı Türkiye'ye de bir mesaj. Moskova Tahran Zirvesi öncesi Ankara'ya pozisyonunu netleştir, diyor. Yani 'İdlib konusunda bizim ve rejimin yanında mısın, yoksa ABD'nin yanında mı?' halbuki Türkiye tam da böyle keskin bir pozisyonlanmanın doğru olmadığını anlatacak Tahran'da. İdlib'deki terör unsurlarını topyekün bir saldırı ile değil, nokta atışlar ve operasyonlarla temizlemek gerektiğini vurgulayacak ve olası bir saldırının bir trajediye sebep olacağına Rusya'yı ikna etmeye çalışacak. (İnsani kayıpların Moskova'yı da Washington'u da pek ilgilendirmediğini geçtiğimiz 7 sene boyunca yaşanan vahşete karşı sergiledikleri tutumlar gösterdi maalesef ancak yine de tarihe yanlış tarafta konumlanan olarak geçmemek boyutunu dikkate alabilirler.)
Şüphesiz Türkiye için kolay bir tablo değil. Her şeyden önce kendisini çok etkileyecek sonuçları olan bir operasyondan bahsediyoruz. Bu nedenle sınıra tanklar konuşlandı bile. Büyük bir dalga Türkiye'ye akın ederse ne olacak? 7 yıldır süren insanlık dramı İdlib'te ki olası bir operasyonla nasıl bir şekil alacak?
Bu tablo Tahran'daki zirveyi giderek daha önemli kılıyor. Türkiye Suriye masasında hem ABD hem de Rusya ile müzakere edebilen, kendi çıkarları doğrultusunda farklı politikalar geliştirebilen bir ülke olarak oturuyor. İdlib'de yaşanabilecek büyük kayıpları önlemek, topyekûn bir saldırıyı durdurmak için de gözler Ankara'ya dönmüş vaziyette. BM Tahran'daki zirvede Türkiye'nin ikna kabiliyetine bel bağlamış durumda. Kısacası Suriye'de çemberin son halkası olan İdlib'de Türkiye'ye çok ciddi bir rol düşüyor. Bir yandan kendini korumak, diğer yandan büyük sonuçları olacak bir insanlık faciasını önleyici tavır almak, aynı zamanda farklı kutuplarla masada müzakere ederek köprü kurmak durumunda…