9 Temmuz 2018 Türkiye tarihi açısından bir dönüm noktasıydı. Yeni sistem o gün hayata geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan önce mecliste yemin etti, ardından Beştepe'deki Külliye'de göreve başlama töreni gerçekleşti.
Ben de o töreni izleyenler arasındaydım. İlklere tanıklık ettiğimiz, çok anlamlı ve önemli bir olayı gazeteci olarak takip ettim. Artık Türkiye'de parlamenter sistem geçmişte kaldı. Yasama ve yürütmenin ayrıldığı, devlet başkanının kendi kabinesini tek başına kurduğu, erklerin kendi içlerinde güçlendiği yeni bir sayfa açıldı.
Biraz organizasyondan bahsedeyim…6000 kadar davetli vardı ve herkes için yetecek beyaz sandalyeler hazırlanmıştı. Avrupa'dan, Ortadoğu'dan, Afrika'dan bir çok lider ve yetkili davetliler arasındaydı. Medya patronları, üst düzey yöneticileri ve biz gazeteciler en öndeki yabancı davetliler, hükümet mensupları, eski başbakanlar ve özel davetlilerin bulunduğu bölümün hemen arkasına oturduk.
Başkan Erdoğan ve eşi Emine Hanım 18.30'u geçe Külliye'ye girdiler. Meclisten itibaren araba ile gelişleri adım adım barkovizyonla tören alanına yansıtıldı. Bir yandan Türk ve Batı müziğinin en güzel klasikleri icra ediliyordu.
Doğu ve Batı'yı kucaklayan, devlet sistemini değiştirmiş, Türkiye'yi ciddi anlamda büyütmüş, imparatorluk ruhunu canlandırma iddiasında olan bir lider… Bir kurucu lider… Ben Tayyip Erdoğan'ın pazartesi günkü havasında ve törene yansıyan ruhta bunun amaçlandığını gördüm. İktidarının doruğunda, önündeki bütün engelleri aşmış, nüfuz alanını genişletmiş ve 2023 hedefine işaret eden bir devlet başkanı.
Yeni sistemle birlikte birçok şey değişecek. Bence bu değişiklikler arasında en önemlisi siyaset kurumunun güçlenmesi. Yıllarca Türkiye'de demokrasiyi boğan, askeri darbeleri meşrulaştıran vesayet sistemi tamamen tarihe karışıyor. Artık askeri terfilere sivil irade karar verecek, Milli Güvenlik Kurulu denen yapı Erdoğan döneminde bünyesindeki sivillerin sayısını artırmıştı ancak hala bu kurul askeri terfilere karar veriyordu. 9 Temmuzda yayınlanan cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bu kurul tarihe karıştı.
Bununla bağlantılı olmasa da zihniyetin değiştiğinin bir örneği olan gelişme Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yeni kabinede savunma bakanı olarak yer almasıdır. Eskiden Türkiye'de Genelkurmay Başkanları bırakın Savunma Bakanlarını, başbakanların ve cumhurbaşkanlarının üzerinde gibi konumlanırdı. Siyasette askerin etkisi ve gücü dehşetti. Siyasetin adeta bekçisiydi komutanlar. Şimdi ise Genelkurmay Başkanının savunma bakanı olarak terfi ettiği bir devrim yaşanıyor.
Diğer önemli bir değişiklik bürokrasideki anlayışın yıkılması. Üst düzey bürokratları bundan böyle yürütme belirleyecek, yani kiminle çalışmak istediğine karar verecek. Bürokrasi sık sık icraatların önüne engel olarak çıkıyordu, artık bu engellenecek ve kırtasiyecilik azalacak.
Meclis ise kendi içinde yürütmeden ayrı çalışarak kanun yapacak. Meclisin çıkardığı kanunlar cumhurbaşkanı kararnamesinden üstün olacak.
Kısacası devletin işleme mantığının değiştiği, daha hızlı karar alınabilen, erklerin ayrı ayrı işlediği bir model işleyecek. Bunun mikro ve makro etkilerini önümüzdeki süreçte göreceğiz. Ancak şimdiden Türkiye'nin yepyeni bir sayfa açtığını söyleyebiliriz…