Türkiye ve ABD ilişkilerinin geldiği noktayı görmek çok üzücü. Eski müttefikler olan bu iki ülke arasındaki makas malesef giderek açılıyor. ABD bir süredir sistematik olarak Türkiye'yi kendisinden uzaklaştırma politikası güdüyor. Bunun için kullandığı temel araçlardan biri ise Rıza Sarraf davası. Nedir bu dava? Türkiye'ye yönelik ne gibi tehlikeler barındırıyor?,
Rıza Sarraf geçtiğimiz yıl Mart ayında ailesi ile ABD'ye tatile gittiği sırada tutuklandı. O gün bu gündür cezaevinde. Bir sure farklı yerlere nakil edildi, hakkındaki suçlamalarla ilgili bir çok spekülasyon ortaya atıldı. Sanki ABD Türkiye'nin iç meselelerini yargılayabilir gibi bir hava yaratıldı. Sarraf'ın ardından Halkbank eskş genel müdür yardımcısı Hakan Atilla'nın 1 sene sonra tutuklanması ve eski Bakan Zafer Çağlayan hakkında tutuklama kararı çıkarılması aradaki mesafeyi çok açtı ve ilişkileri onarılması zor şekilde zedeledi. Peki tüm bunlarda bahane olarak ne kullanılıyor? Amerikan yargısı Sarraf'ı ne ile suçlıyor?,
Kamuoyunda bir çok yanlış bilgi var. Teröre yardımdan uyuşturucu ticaretine kadar gidiyor iddialar. Halbuki mesele İran ve Türkiye arasında yıllardır devam eden ticaretten başka bir şey değil. ABD BM'yi de domine ederek İran'a bir takım ambargolar uyguluyor biliyosunuz. Ama bu ambargolar yalnızca Türkiye'de değil ABD başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde boşluklar üzerinden deliniyor. Binlerce şirket İran ile ticaret yapıyor ve hiç bir yaptırım ile karşılaşmıyor. Ancak Türkiye'de 2013'te 17-25 Aralık dosyalarını hazırlayan ve Tayyip Erdoğan'ı iktidardan düşürmek isteyen irade şimdi de ABD yargısı üzerinden Erdoğan'ı yıpratmak istiyor. Zaten deliller aynı delil, gayri hukuki, sahte… üstelik bu sahte delillerin ABD yagısının elinde olması FETÖ ve ABD arasında apaçık kanıt.
İşin bir de kılıfı bulunmuş: Amerikan Doları ile iş yapmak. Rıza Zarrab yalnızca dolar ile ticaret yaptığı için tutuklu. Euro ile yaptıklarının hesabını soramıyorlar. Nitekim Sarraf'l aynı işi yapan yüzlerce Amerikan şirketi var ama göstermelik bir şeklde Euro kullanarak yapıyorlar.
Üstelik açıkça savunmayı güçleştirmek için elinden geleni yapıyor Amerikan yargısı. Belgelerin paylaşılması ve yurt dışına çıkarılmasını engelledi, biliyorsunuz. Sadece şahıs-1 kodlu bir gizli tanığın ifadesinin paylaşılacağı açıklandı. Şimdi bu şahıs-1 üzerinden spekülasyonlr yapılıyor, hatta bunun Sarraf bile oldupunu ileri sürenler var. Halbuki tamamen yıpratmak amaçlı ortaya atıldığı besbelli ve öğrendiğim kadarıyla Türkiye-İran ilişkileri ile hiç ilgisi olmayan bir tanık şahıs-1.
Bir de Sarraf'ın itirafçı olacağı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı zora sokacak şeyler söyleyeceği ileri sürülüyor. Bu da büyük bir kara propaganda. Sarraf yargı ile işbirliği yapıyor olabilri ancak suçlamalar zaten bilinen nktalardan ibaret. Bunlar üzerinden yargısal değil ekonomik bir fatura çıkarmaya çalışıyor ABD: Türkiyeyi zayflatmak için kamu bankaları üzerinden büyük bir miktar talep edebilir ve gerekçe olarak dolar kullanıldıpı için Amerikan bankaları zarara uğratıldı diyebilir.
Kısacası kendi koyduğu kuralları zorla dünyaya dayatmaya çalışan bir güç yargı kılıfı ile Türkiyeye diz çöktürmeye çalışıyor. Bunun hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hem de bütün Türkiye'ye yönelik bir hamle olduğunu görmek ve bir bütün olmak gerek…