Katar'a uygulanan ambargo sürüyor. Suudi Arabistan'ın başını çektiği Arap ülkeleri, ABD'nin desteği ile adeta Katar'ı dört bir yandan kuşatma altında tutuyor ve gerekçe olarak akıl almaz terör listeleri açıklıyor. O listelerde Katar'a adımını atmamış da terörle bağdaştırılması imkansız kuruluşlar da var. Bunun bir güç savaşı ve dize getirme oyunu olduğu çok açık. Katar teröre destek değil, terörle mücadeleye katkı sunmak için çalıştığını anlatmak için çabalayıp duruyor. Son olarak terörle mücadele çabalarını desteklemek için eski ABD Adalet Bakanı John Ashcroft'un hukuk firması ile anlaştı. Firma Katar'ın terörle mücadele faaliyetlerini denetleyecek ve raporlayacak.
Ancak Irak savaşını hatırlıyorum da… George W. Bush olmayan nükleer silahları bahane edip durmuştu. Irak iddiaların doğru olmadığını anlatmak için çırpınmıştı. Sonuç değişmemişti. Savaş tüm ülkeyi yakıp yıktıktan sonra ABD'nin iddialarının asılsız olduğunu ortaya çıkmış, hatta tezlerin bir doktora tezinden kopya çekildiği ortaya çıkmıştı ama nafile...
Katar krizinde şu aşamada bu kadar karamsar olmaya gerek yok, maalesef oynanan oyun benziyor ama ambargo daha çok Katar'ın 'kulağını çekme' amaçlı gibi görünüyor. Ben krizin sönme eğilimine girdiğini düşünüyorum. Öte yandan kriz başladığından beri Suudi Arabistan'ın başını çektiği grup apaçık insan haklarına aykırı ve savunulması imkansız kararlar aldı. Onları da hatırlatmakta fayda var.
Tam bir hafta önce, 5 haziranda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn Katar'a ambargo uygulama kararı alarak başladı sorun. Bir anda bu ülkeler kendi vatandaşlarını da mağdur edecek kararlar açıklamaya başladılar. Mesela Katar'da yaşayan Suudi Arabistan, Emirlik ve Bahreyn vatandaşlarına hemen ülkeyi terk etmeleri yoksa ciddi yaptırımlarla karşılaşacakları söylendi. Buna karşılık Katar vatandaşlarının da bu ülkeleri terk etmeleri için 2 hafta süre tanındı. Bir çok evlilik olduğu göze alındığında şu anda büyük bir panik ve kaos yaşanıyor, aileler parçalanıyor. Katarlı anneler çocuklar Suud babanın üzerine kayıtlı oldukları için çocuklarını terk etmek zorunda.
Yalnızca bu kadarla kalsa iyi. Tüm bu ülkeler Katar'la sosyal medya üzerinden en ufak bir dayanışma gösteren hesapları takip edeceklerini, kendi politikalarının dışındaki görüşlerin dile getirilmesinin 3 ila 15 yıl arasında hapis ve 136 bin dolar para ile cezalandırılacağını ilan ettiler. Öte yandan Suudi Arabistan'daki oteller El Cezire kanalını kanal listelerinden çıkarmak zorunda bırakıldılar. Suud Devleti el Cezire grubuna ait her türlü kanalın tüm otel odalarından ve turistik tesislerden kaldırılması talimatı verdi, uymayanların otel lisanslarının iptal edileceğini ve para cezasına çarptırılacaklarını söyledi.
Bu gelişmeler üzerine Katar Türkiye'nin çabalarını çok önemsiyor. Açıkçası ülkeye hayat öpücüğü gelmesi için Ankara'nın devrede olması hayati önemde. Öte yandan katar Dışişleri Bakanı pazartesi günü de İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson ile ambargoyu İngiltere'nin kınamasını istemek için görüşmeye gitti. ABD ise bir yandan bu krizin ana tetikleyicisi, Trump'ın Suudi Arabistan'la yaptığı silah anlaşması ve İran politikasından ayrı düşünülemez kriz öte yandan Washington'dan çelişkili açıklamalar geliyor.
Kısacası Katar üzerinden yeni bir güç savaşı boy gösteriyor. Burada zaten karmakarışık olan Ortadoğu dengelerinde bu krizin bir an önce sönmesi için çabalamak en doğru pozisyon, tabii krizi çıkaran Suudi Arabistan'ın niyetine ve ABD'nin tehlikeli İran politikasına prim vermeden...