Katar'a yönelik Körfez ülkelerinin aldığı abluka kararı son yılların en ciddi krizlerinden biri. Bu kriz yalnızca bölgeyi değil, bütün büyük güçleri de etkiliyor, zira esasen bir güç dengesi üzerinden şekillenen gelişmeler yaşanıyor. Türkiye için ise bu krizin önemi daha da büyük çünkü iki tarafla da ilişkileri çok önemli, dolayısıyla Türkiye'ye çok önemli bir terazi görevi düşüyor. Peki nedir bu Katar krizi? Sebebi ne? Taraflar ne diyor ve Türkiye nerede duruyor?
Katar, Suudi Arabistan'ın önderliğindeki Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından adeta abluka altına alındı. Bu ülkeler Katar'dan elçilerini çektiler, Katarlı diplomatların da ülkelerini 48 saat içinde terk etmelerini istediler. Katar vatandaşlarından da 14 gün içinde bu ülkeleri terk etmeleri isteniyor. Katar Yemen'de Husiler'e karşı savaşan uluslararası koalisyondan da atıldı. Bu son derece sert yaptırımlar esasen dünyadaki güç dengesinin bir yansıması.
Katar İran'a yönelik ılımlı politikalarıyla biliniyor. Halbuki mevcut ABD yönetimi Suudi Arabistan'la çok büyük bir silah anlaşması imzalayarak İran'ı kuşatma politikasını bu ülkeyi merkeze alarak netleştirdi. Körfez ülkeleri ABD'nin İran politikasına karşı Katar'ı İran'ın safında görüyorlar. Bu da Katar'ı onların hedefi haline getiriyor. Bu yorum abartılı olsa da durum böyle devam ederse Katar doğal olarak İran'a daha da yakınlaşacak. Ve Katar 15 milyar petrol rezervine ve en büyük doğal gaz kaynaklarından birine sahip bir ülke olarak İran ile birlikte hareket ederse Körfez dengelerini alt üst edebilir. O nedenle bu abluka kararını alan ülkelerin sonuçlarını iyi değerlendirmeleri gerekir.
Tabii ki bu kadar geniş çaplı bir izolasyon politikasının ardında Katar'ın el Cezire üzerinden yaptığı 'Arap Baharı' yayınları ve Müslüman Kardeşler'e verdiği destek de var. Bu da Körfez ülkelerini tedirgin ediyor zira en çok korktukları şey Mısır'daki gibi bir isyanın kendi ülkelerinde tetiklenmesi. Katar'ın terör örgütlerine destek olan ülke olarak etiketlenmesinde Müslüman Kardeşler'e verdiği desteğin etkisi büyük.
Öte yandan Katar Batı ile ilişkileri önemli olan ve topraklarında ABD ve İngiliz uçaklarınca kullanılan bir hava üssüne de ev sahipliği yapan bir ülke. Bu üs Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığının operasyon merkezlerinden biri. Dolayısıyla böyle bir konumdaki Katar'ın izole edilerek İran'a yakınlaşması bütün dengeleri sarsabilir. Zaten Katar da ilişkilerin yeniden tamir edilmesi yönünde mesajlar gönderiyor.
Böyle bir tablo karşısında Türkiye'nin iki tarafa yönelik ılımlı ve kriz çözücü bir diplomasi yürütmesi gerekiyor. Nitekim Cumhurbaşkanlığından ve Dışişlerinden yapılan açıklamalar bu çizginin takip edildiğini gösteriyor. Türkiye Katar ile iyi ilişkileri olan ve burada askeri bir üs kurmaya hazırlanan bir ülke, çok önemli bir bölge gücü. Bu nedenle Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan krizin aşılması için devreye girmiş durumda. Çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile konuştu ve krizin aşılması için bizzat müdahil oldu. Dışişleri bakanı da muhataplarıyla görüşüyor.
Ortadoğu zaten içinden çıkılması zor bir krizle boğuşuyor. Yeni bir krizi bölge kaldıramaz. Dünyadaki dengeleri sarsacak ve kutuplaşmayı artıracak bu gerginlik politikasının bir an önce sona ermesi gerekiyor. Çözüm için de anahtar ülkelerin başında Türkiye geliyor…