24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı'nın geçtiğimiz hafta içinde sona erdiği açıklandı. Harekatın iki temel amacı vardı: Suriye topraklarından Türkiye'ye yönelen DEAŞ kaynaklı güvenlik tehdidini yok etmek ve PYD'nin Afrin ve Kobani kantonlarını birleştirerek kuzeyde, Türkiye sınırında bir hat oluşturmasını engelleyip, Azez-Cerablus bölgesinin ellerine geçmesine mani olmak. Bu iki hedefe ulaşıldığı üzerinde her hangi bir tereddüt yok. Cerablus ile başlayan harekat çok kısa süre içinde sonuca ulaşmış, Cerablus bir kaç günde DEAŞ'tan temizlenmişti. Bu hamle ile birlikte TSK'nın devreye girmesinin DEAŞ'la mücadelede ne kadar fark yarattığı da özellikle Batı tarafından görülmüştü. Daha sonra harekat El Bab'a yöneldi ve harita üzerinde küçük görünen ancak DEAŞ'ın Suriye topraklarındaki ikinci önemli merkezi konumunda olan El Bab zorlu çıktı. Örgüt çok iyi yığma yapmış ve mevzilenmişti. Buna rağmen TSK, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kuvvetleri ile birlikte aylar süren ciddi bir mücadele sonucu binlerce teröristi yok ederek bu kenti almayı başardı. Şimdi kente geri dönüşler başlamış durumda…
Öte yandan PYD'nin Rusya ve ABD tarafından müttefik olarak görülmesi politikasından geri adım atılmış değil. Rakka'da da Musul operasyonunda da PYD'nin ana unsur olarak kullanılması mesajları verilmeye devam ediyor. Hatta Rakka'nın Kürt güçlerine geçme senaryosu dahi dillendiriliyor. Salih Müslim'in 'Rakka'yı da Kürdistan'a katarız' açıklaması ortada…Dolayısıyla Fırat Kalkanı, Kuzey'de Türkiye'yi tehdit eden iki ana faktörü bertaraf etmek konusunda başarılı olmuş gibi görünse de Suriye'deki savaşta PYD'ye verilen destek Türkiye'nin rahatsızlığına rağmen sürüyor. Dolayısıyla tehdit devam ediyor ve Fırat Kalkanı bitmesine rağmen Türkiye'nin bölgeden çekilmesi pek olası değil. Zira YPG Fırat'ın doğusuna çekilmedi. YPG Fırat'ın batısındaki konumunu hem Afrin hem de Menbiç'te koruyor. Öte yandan sürekli ve kesintisiz bir bölge kurması TSK tarafından engellendi.