PKK aylardır 'devrimci halk savaşı' adı altında hendekler kazdıktan, yüzlerce asker ve polisi öldürdükten ve bir iç savaş çıkarmak için elinden geleni yaptıktan sonra son günlerde yeniden çözüm sürecinden bahsetmeye başladı. Peki ne oldu? Örgüt bir anda barışı mı hatırladı? Hakikaten masaya oturmak mı istiyor yoksa büyük güç kaybettiği için yeni bir taktik mi geliştiriyor? Çözüm süreci yeniden başlayabilir mi? Başlarsa onca kaybın hesabı ne olacak?
Bu ve bunun gibi sorular ve başlıklar önümüzdeki süreçte PKK meselesine dair anlamlı bir okuma yapmak için cevap bulması gereken noktalar. Öncelikle şunu hatırlamamız gerek: PKK çatışmalara dair hiçbir özeleştiri içinde değil. Aksine! Hatta PKK liderleri Murat Karayılan ve Cemil Bayık'ın arasında örgütün savaşma stratejisi ile ilgili fikir ayrılığı olduğu, birinin şehir savaşını, diğerinin kırsal savaşı öncelediği gelen bilgiler arasında. Bunun yanı sıra Cemil Bayık'ın örgüt elemanlarına yönelik son derece vahşi sözleri de telsiz konuşmalarından tespit edildi. Kısacası elimizdeki bilgiler hiç de PKK cephesinde barış rüzgarları estiğini gösteren bilgiler değil. Duyduklarımız hep savaşmak, hep çarpışmak hem kayıplar üzerine… Dolayısıyla örgütün yeniden müzakere sürecine dönmek ister görüntüsü şiddetten vazgeçmek istemesi ya da yeniden Türkiyeli olmayı istemesinden kaynaklanıyor olamaz. Murat Yılmaz'ın da yazdığı gibi PKK'nın ne istediği, neden yeniden müzakere sürecine dönmek istediği tartışılmadan ve PKK'nın ş
iddetten vazgeçme kararı ortaya konulmadan yapılacak müzakere çağrılarının anlamı yok.
PKK'nın yeniden müzakere masasına işaret etmesinin altında şehir savaşı stratejisinin çökmüş olma ihtimali büyük. Güvenlik güçleri PKK'ya epey kayıp verdirdi, halk da bu savaşa destek olmadı, aksine örgüt çok ciddi bir taban kaybı yaşadı. Emekli güvenlik uzmanı Abdullah Ağar'a göre YGDH'nın başında Suriye, Irak ve dağdan gelen kadrolar vardı ama son günlerde örgüt bu kadroları yeniden dağa çağırıyor. Yıllardır kırsalda savaşmaya alışmış örgütün şehirde, güvenlik güçlerinin de organize ve sert mücadelesi karşısında sıkıştığını görmek zor değil. Ancak bunlara bakıp da PKK'nın savaşma gücünün bittiğini söylemek zor. Örgüt dağda hızlı ve iyi bir şekilde örgütlenebilen ve kadro bulmakta zorluk çekmeyen bir yapıya sahip. Baharın da geldiğini ve bunun örgüt için elverişli bir zaman olduğunu da düşünecek olursak PKK yeniden bildiği arazide güç toplamak için hazırlık yapıyor olabilir.
Kısacası çözüm sürecinin o barış havasının üzerinden çok ağır bir dönem geçti. PKK 7 haziran seçimlerinin akabinde süreci bozdu ve Türkiye maalesef yeniden bir terör sarmalının içine girdi üstelik tam da geri çekilmenin tamamlanıp silah bırakmanın beklenildiği günlerde. Böyle bir dönemde, üstelik çözüm sürecinde silah depolandığı da anlaşıldıktan sonra, örgüt çok net güvence vermeden, silah bırakıp, güçlerini tamamen çekmeden sürecin başlama olasılığı çok düşük. Yok olan güvenin nasıl yeniden kazanılacağı, güvenden öte bu yaşananların bir daha yaşanmaması için nasıl tedbirlerin alınacağı netleşmeden masanın kurulması zor görünüyor. Her şeyden önce insanların yaraları çok taze. Elbette bu çatışma ortamının bir an önce bitmesi şart. Ancak çatışmaların bitmesi için PKK'nın çözüm sürecindeki hain planı ile yüzleşmesi, ciddi bir özeleştiri yapması ve önce ateşkes ilan edip sonra da silah bırakmaya gitmesi gerek…