Ermenistan ve Azerbaycan arasında 22 yıldır süren ve bir durulup bir alevlenen Dağlık Karabağ krizi geçen hafta yeniden tırmandı. Taraflar birbirlerine karşılıklı suçlamalar yönelttiler ve çıkan çatışmalarda onlarca asker öldü. Peki, ne oluyor da bu sorun bir türlü çözülemiyor ve Rusya'nın bu meseledeki pozisyonu ne?
Dağlık Karabağ ve etrafındaki 7 Azeri rayonu Ermenilerin kontrolünde. 1988'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı bölgenin, Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmasını isteyen Ermeniler ve buna karşı çıkan Azeriler arasında başlayan savaş, Sovyetler'in dağılması sürecinde Rusya'nın 'böl-yönet' ilkesine uyumlu bir şekilde Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir çatışmaya dönüştü. 94'te Ermenilerin kontrolü ele geçirdiği bir ateşkes sağlandı. Azeriler ciddi zulümler gördüler, iki taraftan toplam 30 bin kişi öldü. Tabii bu durumdan Azeriler haklı olarak hep şikâyetçi oldular ve Ermenilerin işgal ettikleri topraklardan çıkmasını istediler. Bu meselenin çözümü için MİNSK Grubu kuruldu, Ermenilerin 5 Azeri rayonundan çekilmesi ön şartı ile Karabağ'ın durumunun müzakere edilmesi için çalıştı ancak Ermenistan boykot etti ve sorun günümüze kadar geldi. Azerbaycan Ermenistan'dan işgal ettiği toprakları boşaltmasını istiyor, Ermenistan ise bırakın Karabağ'ı onun etrafındaki rayonlardan çıkmayı dahi müzakere edilir bulmuyor. Ermenistan'ın bu uzlaşmaz tavrında Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Karabağlı olmasının büyük payı var. Kendi doğduğu toprağın (başkent Hankendi ya da Ermenilerin deyişiyle Stepanakert) Ermenistan'ın kontrolünden çıkmaması Sarkisyan için çok önemli.
Rusya ise bu sorunun arabulucusu gibi görünse de esasen sorunun devam etmesi işine geliyor. Böylece hem bu iki ülkeyi daha kolay bir şekilde kendi hinterlandında tutuyor hem de fazla güçlenmelerini önlüyor. 2 Nisan'da başlayan çatışmalardan iki taraf da birbirini sorumlu tutuyor. Habertürk'te Soli Özel'in de dikkat çektiği gibi ' Her ne kadar uzun zamandır bölgede devam eden silahlanma yarışı ve gerginliklere bakarak bir çatışma bekleniyor idiyse de zamanlama dikkat çekici. İki ülkenin devlet başkanları Washington'daki nükleer güvenlik zirvesine katıldı. Azerbaycan lideri İlham Aliyev'in bu seçildiği 2003'ten beri ilk Washington ziyareti idi… ABD-Azerbaycan ilişkilerinin düzelmesi ve iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlenmesi bekleniyordu.'
Aynı şekilde Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan da ABD'de önemli temaslar yaptı ve bu temaslar sırasında Amerikalı üst düzey yetkililerle Dağlık Karabağ'ı da konuştu. Ve bütün bunlar olurken Karabağ'da çatışma patladı. Aliyev henüz Azerbaycan'a ayak dahi basmamıştı yeniden silahlar patlarken…
Bu zamanlamaya baktığımızda ABD'nin Kafkaslarda nüfuz artırması, Karabağ üzerinden arabuluculuk yaparak güç göstermesine karşı Rusya bir mesaj gönderiyor olabilir. 'Sen ne yaparsan yap, burada benim rüzgarım eser' ya da 'Bu bölgede tartışmasız patron benim, benim bölgemden uzak dur' mesajı… Kısacası Rusya son dönemde Suriye üzerinden Ortadoğu'da güç gösterisi yaparken bir yandan kendi bölgesinde de ağırlığını her fırsatta hissettiriyor. Yayılmacı, yer yer agresif ve emperyalist bir Putin Rusyası ile dünyanın karşı karşıya olduğunu tespit etmemiz gerek…