ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın hafta sonu yaptığı Türkiye ziyareti, görüştüğü isimler ve verdiği mesajlar açısından bakıldığında epey konuşulacak ve eleştirilecek bir içeriğe sahip. Esas itibarıyla Irak ve Suriye'deki durumu görüşmek ve DAİŞ konusunda Türkiye'nin desteğini artırmak amacıyla geldi Biden. Nitekim Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile toplam 5 saati aşan görüşmelerde ele alınan ana konu da buydu.
Masada Irak ve Rusya ile ilişkiler, yeni eğit-donat programı, PYD ve sınır güvenliği de vardı. ABD açısından kritik konu DAEŞ. Türkiye'nin DAEŞ ile mücadelede daha etkin olmasını sağlamak Biden'ın ziyaretinin ana amacıydı. Türkiye zaten başından beri İncirlik'i açarak, uluslararası koalisyona destek vererek mücadelesini sürdürüyor. Bunu artırarak sürdürmekte kararlı ancak Rus uçağı düştüğünden beri bu bahane ile Rusya'nın Ankara'yı Suriye'den uzak tuttuğu da dünyanın malumu. Türkiye ne uçak kaldırabiliyor, ne İncirlik'ten uçak kalkıyor. Rusya adeta Suriye'nin şerifiymiş gibi İran ile birlikte ciddi bir alan kazanıyor. Peki, bu durum karşısında ABD'nin tavrı ne? Hiçbir şey diyebiliriz. Obama yönetimi Rusya 'yı doğrudan karşısına almamak için 'yeter ki DAİŞ'le savaşsın, ne yaparsa yapsın' mantığında. Üstelik İran ile yıllar sonra gelen balayının da keyfini bozmak istemiyor Amerika. Obama giderken tarihe adını 'İran ile ambargoları kaldıran lider' olarak yazdırmak istiyor.
ABD'nin bölge politikası Türkiye ile birkaç noktada uyuşmuyor. Zira Biden'ın ziyaretine de bu uyuşmazlığın yansıdığını söyleyebiliriz. Bunların en önemlisi PYD'ye yaklaşım. Türkiye'nin PYD konusundaki tavrı başından beri net. Ancak Biden PKK'yı terör örgütü olarak zikrederken PYD'yi temkinli bir şekilde dışarıda bıraktı. Belli ki Washington DAİŞ'e karşı PYD'yi müttefik olarak görmekte kararlı. Ancak bu ne kadar götürülebilir bir politika? Cenevre'de PYD masaya nasıl oturacak sorularının cevabı hala belirsiz… Belli ki Obama yönetimi giderayak DAİŞ'e karşı ne kadar geniş bir cephe açabilirse o kadar iç kamuoyunu tatmin edeceğini düşünüyor.
Tabii PYD de akıllıca hareket ediyor. Rusya'nın hava desteği ile Azez'e, ABD'nin desteği ile de Cerablus'a genişlemeye çalışıyor. Biliyorsunuz Azez-Cerablus şu an Suriye'de bütün gözlerin çevrildiği yer, zira DAİŞ'ten arındırılmaya çalışılan bölgeye kimin nasıl konuşlanacağı Suriye masasında hangi güçle nasıl oturacağını belirleyecek. Türkiye bu bölgenin muhaliflere verilmesini istiyor. Ve tabii ki PYD'nin bu bölgede genişlemesinden rahatsızlık duyuyor. Zira konuşulan yeni eğit-donat programı da bu nedenle ortaya çıkacak. Biden'ın ziyaretinde ele alınan konulardan biri de buydu.
Ancak Türkiye ABD ile birlikte muhalif grupları eğiterek uluslararası koalisyonun bu gruplara hava desteği vermesini beklese de Rusya faktörünü unutmamak lazım. Rusya İran ve Esed ile ittifak halinde PYD'yi güçlendirerek Türkiye'yi çevrelemek istiyor. Azez-Cerablus hattını ele geçirmeyi hedefliyor ki bunu başarırsa masadaki konumu tartışmasız çok güçlü olur.
Zor ve Türkiye'nin güçlü olması gereken böyle bir dönemde PKK'nın yeniden teröre sarılmasını tüm bu gelişmelerden bağımsız düşünemeyiz. Belli ki Ortadoğu'nun kaderinin yeniden çizileceği günlerde PKK Türkiye'yi meşgul etme görevini almış. Hem içeride hem de dışarıda ciddi bir zayıflatma operasyonu yapılıyor Türkiye'ye karşı. Hem Suriye'ye hem de Güneydoğu'daki çatışmalara bu gelişmelerden bağımsız bakmamalıyız.