İsrail ile Türkiye arasındaki Davos'ta yaşanan One Minute hadisesinin ardından Mavi Marmara gemisine İsrail'in yaptığı saldırı iki ülke ilişkilerini çok zor bir sürece sokmuştu. Türkiye o olaydan sonra ilişkileri dondurmuştu. Son günlerde ilişkilerin düzeldiği, hatta el sıkışıldığı yönünde İsrail basınında, başta Haaretz Gazetesi olmak üzere bir dizi haber çıktı. Ancak Türkiye henüz bir anlaşmaya varılmadığını açıkladı.
Türkiye'nin Mavi Marmara'nın ardından ilişkileri düzeltmek için 3 temel şartı var. Bunu o zamandan beri net bir şekilde dile getiriyor: 1) Özür dilenmesi ki bu şart yerine zaten geldi. Mart 2013'te İsrail Başbakanı Netanyahu dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak özür diledi. 2) Mavi Marmara'da ölenlere İsrail'in tazminat ödemesi. Bu şart ile ilgili uzun süredir girişimler yapılıyor. Yine İsrail basını anlaşıldığını yazsa da şu aşamada ödenecek miktar 20 milyon dolar olarak telaffuz ediliyor ancak herhangi bir nihai noktaya henüz varılmadı. Türkiye'nin 3. Şartı ise Gazze'ye yönelik ablukanın kaldırılması idi. Abluka hafifledi ancak kaldırılması ilgili de temaslar sürüyor.
Son olarak cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaretten dönerken aralarında benim de olduğum gazetecilere uçakta yaptığı açıklamada ' Şu anda Gazze'de enerji sıkıntısı var. Buraya enerji takviyesi verecek bir gemiyi limana yanaştırmamız lazım. Bir diğer konu su sıkıntısı. Bunu gidermemiz lazım. Ambargo noktasında dediler ki "Biz, Türkiye üzerinden kaldırırız. Türkiye üzerinden mallar, inşaat malzemeleri girebilir" . Arkadaşlarımıza, yazılı metni görmeden benim şu anda bir şey söylemem mümkün değil, dedim. Bu hususta önem verdiğimiz bir başka husus da Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerin son bulmasıdır.' Deyip eklemişti: 'Bütün mesele olaya adil yaklaşım sergilenmesi, yani bahsettiğimiz şartların yerine getirilmesidir. İsrail, bölgede Türkiye gibi bir ülkeye muhtaçtır. Bizim de İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım. Biz karşılıklı samimiyet çerçevesinde bu adımları atmayı başarabilirsek, normalleşme beraberinde gelir. Biz Filistin'deki kardeşlerimizi gözetmek durumundayız. Oradaki okullar, hastaneler... Elektrik yok, su yok. Bu sorunlar bağırıp çağırmakla çözülmüyor. Haftalar aylar geçiyor. Bu insanlar elektriksiz. Günde 5-6 saat elektrik. Böyle olur mu? Su, hakeza öyle. Orada bir hastaneyi bitirmek üzereyiz. Bu hastane normal şartlar olsaydı çoktan bitmişti. O nedenledir ki biz, "Görüşmelerimizi sürdürelim" diyoruz. Yeter ki burada böyle bir neticeyi elde edelim ve normalleşme ile ilgili adımı atalım.'
Bu sözler Türkiye'nin çok net ve rasyonel bir yerde durduğunu ve Gazze ve Filistin'e yardım konusunda taviz vermediğini ve vermeyeceğini gösteriyor. Öte yandan cumhurbaşkanının da belirttiği gibi iki ülkenin birbirine ihtiyacı var. Uluslararası ilişkilere duygusal değil yarar-zarar perspektifinden yaklaşmak gerek. Zira Türkiye'nin şartlarını kabul eden bir İsrail ile masaya oturmak başta Gazze olmak üzere bütün Filistin halkına nefes aldırabilir.
İki ülke ilişkilerinin normalleşmesine Türkiye'den daha fazla istekli olan taraf İsrail. Doğalgaz üzerinden Türkiye ile ortaklık kurmak istiyor. Öte yandan İran'ın giderek nüfuz artırması, Ruhani'nin ABD ile nükleer anlaşma yapması ve Rusya ile belirginleşen saflaşma İsrail'in korkulu rüyası. Esasen bu gidiş yalnızca İsrail değil bölgede Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap coğrafyasını da rahatsız ediyor. İran Irak'ı, Esad üzerinden Suriye'yi ve Husiler üzerinden Yemen'i kontrol ediyor ve bu dengeleri Şii bloğu lehine bozuyor. İsrail'i tehdit eden güçlerin başında gelen İran'a karşı İsrail ittifak arayışında. Keza Türkiye'nin de Rus uçağının düşmesi ile birlikte Suriye'de nasıl Rusya ve İran üzerinden sıkıştırılmaya çalışıldığını biliyoruz. O nedenle Suudi Arabistan ile kurulan stratejik İşbirliği Konseyi, Katar ile yakın ilişkiler çok önemli. Ortadoğu ciddi bir bloklaşmaya doğru gidiyor. Bu bloklaşmada İran'ın avantajı ABD'nin mevcut politikasının çok ciddi hatalar içermesi. Obama yönetimi kendini dışarıda tutmaya çalışarak Rusya ve İran'a büyük bir alan açıyor. İsrail-Türkiye ilişkilerini değerlendirirken bu büyük fotoğrafı da göz önüne almak gerek…