Türkiye'de çok fazla değil, sadece 7-8 yıl içinde bile ne kadar devasa bir değişim olduğunu anlamak için Pazar akşamı Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı törenine bakmak yeterli. Tepeden tırnağa o törenle ilgili her şey bundan 8 yıl önce Türkiye'de sistemin başını tutanların darbe yapmasına sebep olacak mahiyetteydi.
Öncelikle utanç verici bir mesele olan başörtüsünden başlayalım. Başörtüsü üniversite öğrencilerine bile yasak bir ülkeydi Türkiye. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığını önleme çabalarının tek sebebi eşi Hayrünnisa Hanım'ın başörtüsüydü. Bu nedenle Ak Parti'ye kapatma davası dahi açıldı. Sonrası malum… Abdullah Gül büyük bir mücadelenin sonunda Cumhurbaşkanı oldu ve bu mücadelenin sonucunda anayasa değişikliği yapılarak Cumhurbaşkanlarını halkın seçmesi sağlandı.
İşte o dönem, yani Gül'ün Köşk'e çıktığı dönem, düzenlenen törenlere TSK'nın komuta kademesi başörtüsünü protesto etmek bahanesiyle gelmemişti. Bu gün ise Emine Erdoğan salona girdiğinde bütün komuta kademesi orada oluyor ve herkes ayakta alkışlıyor.
Değişimi gösteren ikinci önemli gösterge ise dinin kamusal alandaki yeri. Önceki dönemde laiklik dine kamusal alanda hiç yer verilmemesi gibi algılanıyordu. Dini pratiklerin sergilenmesi adeta sistem karşıtlığı gibi gösteriliyordu. Hâlbuki Pazar akşamı 30 Ağustos töreninde şehitler için Kuran okundu ve askerler de huşu içinde dinlediler.
Üstelik bu tören Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez başörtülü bir bakanın göreve başladığı tarihe denk geliyordu. Halkın diniyle barışan bir devlet olduğunu gösteren önemli göstergelerdi bunlar…
Tabii Türkiye'deki değişimi başka açılardan gösteren unsurlar da vardı törende. Bunların başında bulunduğumuz yer geliyordu. İlk kez Beştepe'deki yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yapıldı tören. Büyük bir arazinin içinde yer alan, görkemli bir giriş ve Türkiye'nin gücünü gösteren bir avlu karşıladı misafirleri. Tek başına bu dahi Türkiye'nin artan gücünü ve özgüvenini gösteriyor. Saray üzerine yapılan tartışmalar da hala bu gücü içselleştiremeyen, Türkiye'yi içe dönük ve iddiasız bir ülke olarak görmekte ısrar edenlerin sayıklamaları bence…
Törendeki diğer dikkat çekici unsur ve esas sürpriz ise sınırda ve Afganistan, Hint Okyanusu gibi uzak noktalarda bulunan askerlerimizle yapılan bağlantılardı. PKK'nın yeniden iç savaş başlattığı, her gün birçok ölüm haberinin geldiği bir dönemde böyle bir görüntü herkese güç verdi, 'biz' duygusunu pekiştirdi. Üstelik teknolojinin bir törende böyle bir imkân sağlaması da değişimi göstermesi bakımından önemliydi.
Kısacası 30 Ağustos 2015 Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından güzel bir göstergeydi. Tabii zor bir süreçten geçiyor ülke. Hükümet kurulamadı, yeniden seçime gidiliyor, terör hortladı. Ancak bütün bu olumsuzlukları temel değişimlerin farkında olarak değerlendirip, üzerinden daha kolay gelebiliriz…