Yunanistan Başbakanı geçtiğimiz günlerde istifasını isteyerek ülkeyi erken seçime götürme kararı aldı. Hâlbuki büyük umutlarla, bir dalga yaratarak gelmişti işbaşına. İflasın eşiğindeki ülkesinde uçuk vaatlerle borçları silmeyi, yeniden ayağa kalkmayı, devlet bütçesinden emekliye, işçiye büyük paralar dağıtmayı vaat etmişti. Ancak bu vaatler tabii ki gerçekleşmekten uzaktı, zira AB borçlarını silmek için gittiği referandumun hemen ertesinde yeni bir paket için AB ve IMF ile masaya oturmak zorunda kaldı. Bunun üzerine partisinin içinden 34 milletvekili kazan kaldırarak istifa etti ve yeni bir parti kurdu. İşte tüm bunların akabinde geldi istifa haberi. Peki, sürpriz miydi? Yoksa Yunanistan Başbakanı Çipras'ın yeni bir planı mı var?
Çipras'ın ucuz popülizm yaptığını, beyaz gömleği ve gençliği ile imajdan ibaret olduğunu, vaatlerini gerçekleştirmesinin imkân dâhilinde olmadığını ve borçların üzerine yatmayı adeta bir onur referandumuna dönüştürerek yüzde 61 destek almasına rağmen IMF ile masaya oturmasının tam bir kurnazlık olduğunu yazmıştım. İstifa etmesi ilk bakışta bir yenilgi, bir vaz geçiş gibi görünüyor. Hakikaten öyle mi?
Ben Yunanistan'ı daha büyük bir felakete sürüklemek isteyen radikal sol çevrelerde büyük heyecan uyandıran bu istifanın Çipras'ın akıllı bir hamlesi olduğunu düşünüyorum. Bunu teyit etmek ve Yunanistan'ın genel havasını öğrenmek için tespitlerine güvendiğim dostum ve A Haber'in Atina Temsilcisi Manolis Kostidis'le konuştum. O da benimle aynı fikirde.
Çipras'ın IMF ile masaya oturduktan sonra karşı karşıya kaldığı ve 34 milletvekilinin ayrılıp yeni bir parti kurması ile sonuçlanan parti içi muhalefet dolayısıyla istifa etmesi zaten bekleniyordu. Bir anlamda ucuz kahramanlık siyasetini IMF ve AB ile masaya oturarak bozmuştu Çipras. Ancak bunu 'AB'ye hayır' popülizminin orta vadedeki ağır bedellerini gördüğü için yapmıştı. Zira haziran seçimi öncesi hem Merkel hem de AB'ye karşı çıkan solcu milletvekillerini aynı anda tatmin etmeye kalkmış ve sonra bunun imkânsız olduğunu anlamıştı. Bankaların kapanması, AB ve IMF'nin para musluklarını tamamen kesmesi bir anlamda Çipras'ı referandum sonrası IMF ile oturmaya mecbur etti. Ülkesi için siyasi risk aldı, bunun karşılığında partisinin içinde iktidar kaybetti.
Ancak bu gün baktığımızda elinde iki önemli gücü var: 1) Kamuoyu hala onun yanında. Partisi Syriza'nın tabanının geniş bir kısmı Yunan Başbakan'ın bu anlaşmayı ülkesi için mecburen yaptığını düşünüyor. Çipras yüzde 36 ile iktidara gelmişti. Son anketler desteğinin hala yüzde 29-30 larda olduğunu gösteriyor ve bu da yeniden iktidarı sağlar. 2) Yunan seçim sisteminde bir detay var: Şayet bir yıl içinde erken seçime gidilirse milletvekili aday listelerini bizimki gibi parti liderleri belirliyor. Yani Çipras istifa edip erken seçim isteyerek hem yeniden güven tazeleyecek, hem de partisinde kontrol sağlayacak, kendi adayları ile seçime gidecek.
Ancak tabii Çipras'ın güç tazelemesi Yunanistan'ın güçlenmesi anlamına gelmiyor. Ülke berbat durumda, bu kadar borç bu kadar az üretimle nasıl bitecek, bu vergilerin altından Yunanlılar nasıl kalkacak, AB Yunanistan'ı daha ne kadar tolere edebilecek belirsiz… Kısacası Çipras akıllı bir adım atmış olabilir ama Yunanistan kurtulmaktan hala çok uzak…