"Edirne Sinagogumuza, sevgilimize kavuştuğumuz gündür. Cemaatim adına hepiniz hoş geldiniz diyorum…" Bu sözler 46 yıl sonra yeniden açılan ve Avrupa'nın en büyüklerinden olan Büyük Edirne Sinagogunun açılış töreninde Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh'in ağzından dökülüyordu… Gerçekten de kendisine çağdaş ve laik diyen cumhuriyet rejimi, etnik temizliğe gayrimüslim azınlıklardan başlamıştı. "Türkleştirme" faşizmi 2000'li yıllara kadar sürdü. Ermeniler, Yahudiler, Rumlar, Süryaniler, Keldaniler ve daha birçok kesimler, bu uzun dönemde canlarından, mallarından, onurlarından oldular. Büyük kısmı ise artık Türkiye'de yaşanmasının mümkün olmadığına ikna olarak yurt dışına göç ettiler.
Mesela benim dört kız kardeşim, sayısız kuzenim 1970-80'li yıllarda ülkeden göç ettiler. Çocukluk arkadaşlarımdan çoğu dünyanın dört bir yanına dağılmış halde… Nitekim bugün Türkiye'de nüfusun binde 12'sine kadar gerilemiş bir gayrimüslim nüfusu ile karşı karşıyayız. Oysa bu rakam 1. Dünya Savaşı'ndan önce yüzde 35-40'lar civarındaydı. Hatta savaştan sonra dahi yüzde 15 civarındaydı.
Bu bir ayrımcı ve ırkçı devlet aklının sonucuydu. Bu devlet aklı sadece gayrimüslimleri değil, dindarlar, Kürtler, Aleviler dâhil daha büyük gruplara da büyük eziyet etti. Toplumsal yapıyı bozdu. Ve bu esnada Batı'dan da destek gördü; en azından yaptırım uygulanmadı. Çünkü NATO üyesiydi. İşte bu tablo 3 Kasım 2002 tarihinden beri radikal biçimde değişiyor. Erdoğan liderliğindeki AK Parti, son olarak 28 Şubat 1997'de ulusalcı medya, İstanbul sermayesi ve askerlerin yaptığı post modern darbeye maruz kaldılar. Türkiye'nin en kalabalık kesimleri olan muhafazakârlar azınlıklar kadar zulüm görmemişlerdi ama bürokrasiden, kamusal alandan, üniversitelerden dışlanmışlardı. On binlerce subay namaz kıldığı, on binlerce genç kadın başörtüsü taktığı için mağdur olmuş, okuldan ve ordudan atılmışlardı.
Ak Parti, 13 yıllık iktidarında, sadece oy aldığı muhafazakâr kesimlerin haklarını kazanmakla kısıtlı bir siyaset yapmak yerine, içinde gayrimüslimlerin, Kürtlerin de yer aldığı geniş perspektifli bir demokratikleşme hamlesi başlattı. Ahlaki ve doğru olanı yaptı. Van Ahtamar Ermeni Kilisesi'nin restore edilip açılmasından, Mardin Mor Gabriel Süryani Manastırı'nın el konan arazisi iade edildikten sonra şimdi de Büyük Edirne Sinagogu devlet tarafından restore edilip açıldı. El konan vakıf malları teker teker iade ediliyor. Batı'nın kendisine yakın gördüğü CHP döneminin faşist uygulamalarını, muhafazakâr bir parti telafi ediyor. Ortaya doğru bir laiklik modeli koyuyor, demokrasiyi güçlendiriyor. Peki, şimdiki CHP ne mi yapıyor? Bu reformları engellemek için elinden geleni…
Sözü tekrar açılışta konuşan Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh'e bırakalım…
"Bizi düşman ve vatan haini şeklinde gösteren söylemler karşısında, her seferinde kendimizi, bu vatanın sadık ve faydalı vatandaşları olduğumuz açıklamaları yapmak zorunda hissetmişiz. Bu çıkmazdan ilerlenememiş, içimize kapanmışız. Toplum olarak geleceğe olan umudumuzu kaybetmişiz. İşte bugün Edirne Sinagogu'nun açılışı bu söylemlere ayrışmalara devletimizin vermiş olduğu eni iyi cevaptır, bizim için bir milattır. Teşekkür ediyorum. Azınlık vakıflarının hukuki şekilde mazbut hale getirilen taşınmazları bizim için ilk kez devletimiz tarafından vakfiyesinin doğrultusunda hizmete alınmış ve devletimiz bu konulardaki ezberleri ve ön yargıları kırmıştır. Doğrudur ki daha kat edilecek yolumuz var ancak şükrediyorum ki ilerleyebileceğimiz bir yol da var."
İbrahimzadeh, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı beş yıl önce Başbakanlık makamındayken gördüğünü anımsatıyor. Erdoğan'ın, azınlık hakları konuları açıldığında, "Hak neyse ve kimin hakkıysa hukuku ona göre düzenlemeliyiz" şeklinde konuştuğunu ifade eden İbrahimzadeh, şöyle devam ediyor…
"Bu söylemleri alışılagelmiş söylemler olarak değerlendirmiştim ancak zaman içerisinde bizlere imkânsız gibi gözüken cemaatimize hak verilmesi, yaşayan vakıflarımızın iadesi, okullarımıza verilen haklarla ön yargılarımızı kırmamıza sebep olan Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Bu değişimi siz yarattınız, çok teşekkür ediyorum."