PKK lideri Öcalan ile 3 Ocak 2013 tarihinde başlayan barış müzakereleri tahmin edildiği gibi oldukça zorlu bir seyir izledi. Müzakerelerin kamuoyuna duyurulduğu tarihten hemen birkaç gün sonra Paris'te Öcalan'a yakın üç PKK'lı kadının infaz edilmesi ile başlayan provokasyolar son olarak Kobani'deki IŞİD saldırısı bahane edilerek 51 sivilin öldürüldüğü bir ayaklanmaya da tanık oldu. Bu ağır kriz de halkın beklenen desteği vermemesi, Hükümet'in bu ağır tahrike rağmen süreci bitirmemesi ile yeni bir yol haritasının oluşmasını sağladı. Öcalan'dan bu yol haritasını alan Kürt partisi HDP temsilcileri Kandil'e gittiler. Kandil'de yapılan tam kapsamlı bir toplantıda PKK, Öcalan'ın yol haritasına tam destek verdiklerini açıkladı.
Eşzamanlı olarak Öcalan Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen 11'nci Kürt Konferansı'na yazılı bir mesaj gönderdi. Mesaj, Nelson Mandela'nın Avukatı Essa Mossa tarafından okundu. Öcalan, mesajında, iki yıldır yürütülen 'çözüm sürecinin müzakere aşamasına geldiğine dikkat çekerek, başta Avrupalı kurumlar olmak üzere herkesin bu sürece destek vermesini istedi.
Bu mesajdan öne çıkan bölümler şöyle: "Saygıdeğer katılımcılar, iki yıla yakın bir süredir büyük bir umut ve kararlılıkla yürütmüş olduğumuz demokratik çözüm ve barış sürecinin müzakere aşamasının geldiği son derece tarihsel bir süreci yaşıyoruz. Demokratik müzakere süreci yüzyıllık bir sorunu adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturmakla kalmayacak aynı zamanda ortaya çıkaracağı demokratik siyasal sonuçlar itibariyle Ortadoğu barışına ve halkların demokratik ortak geleceğine büyük bir katkıyı da beraberinde getirecektir. Böylesine önemli ve anlamlı bir süreçte çözümden ve barıştan yana olan tüm demokratik kurum ve kuruluşların demokratik sivil toplum örgütlerinin siyasal kurumlarına gerek Türkiye'de gerek ise Avrupa merkezleri başta olmak üzere uluslararası alanlarda yürüteceği çalışmalar, tartışmalar ve demokratik müzakere sürecine ivme kazandıracaktır."
[...]
"Avrupa Parlamentosu'nda düzenlemiş olduğunuz Kürt Konferansı'nı son derece anlamlı ve önemli bulduğumu, bunu çözüm sürecine önemi katkılar sunacağına olan güçlü inancımı belirtmek istiyorum. Avrupa Parlamentosu'nun bu tartışma sürecinin içinde yer alması, çözümü ilerletecek önerileri kendi gündemine alması kuşkusuz tarihsel bir öneme sahiptir. Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere tüm karar organları çözüm sürecinde oynayacağı aktif rolle, hem insanlık tarihine bu insanlığın onur mücadelesine hem de halklar arası diyalog ve barışa büyük bir katkıda bulunacaktır. Avrupalı dostlarımızdan, çözümden yana olan saygın kurum ve kuruluşlardan demokrasiye, özgürlüğe yüksek inancı bulunan Avrupalı halklardan beklentimiz, yıllardır acıların yaşandığı bu toprakların artık demokrasi ve özgürlükler coğrafyasına dönüşmesi için yürüttüğümüz onur mücadelenin yanında olmaları, bu yürüyüşe destek vermeleridir. Bu inancımız tamdır. Çünkü tarihin galiplerin gönlüne göre ve onların diliyle kazılışının kural olmaktan çıkacağı bir dönümünün eşiğindeyiz."
Öcalan, açık bir biçimde ve dostane bir yöntemle Avrupalı dostlarımızdan daha fazla destek istiyor. Çünkü böyle önemli bir barış sürecine Avrupa'dan beklenen düzeyde destek gelmiyor. Öcalan aynı zamanda bu açıklamayla son sürecin resmiyetini ve ağırlığını dünyaya ilan ederek bir çeşit sigorta oluşturuyor. Bu oldukça akıllıca bir taktik… Şüphesiz yeni provokasyonlar olabilir. Ancak halk ve sürecin tarafları oldukça kararlı… Bu provkasyonlar da aşılacaktır. Paradoksal olarak aşılan her provokasyon süreci daha da sağlam hale getiriyor.