HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, geçen hafta Londra'da İngiliz Parlamentosu'nda düzenlenen bir toplantıya katıldı. Orada milletvekili kimliği ile yaptığı konuşma tabii ki önemliydi. Türkiye sadece kendi değil, dünya tarihi açısından da çok önemli bir barış süreci içinde. PKK ile yapılan müzakerelerin önemli bir safhasında 6-7 Ekim Kobani olayları yaşandı ve 50 kişi hayatını kaybetti. Normalde sürecin çökmesi beklenirdi.
Ama ne iyi ki öyle olmadı. Savaş durumuna geçilmedi, taraflar soğukkanlılığını korudu ve şu anda sürece dair iyimser beklentiler oldukça artmış durumda. Tüm bunlar birkaç haftada oldu. Sayın Kürkçü'nün İngiliz Parlamentosu'nda yaptığı konuşmaya dair birkaç önemli itirazım olacak. Önce itiraz ettiğim bölümleri aktarayım: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kentin düşmesi yönündeki eğilimi ve hava operasyonlarının etkisiz kalması üzerine on binlerce insan Türkiye'de sokaklara çıktı. Türk hükümetinin bu gösterilere yanıtı ölümcül oldu. Kürt kökenli en az 50 vatandaş hayatını kaybetti. Bunların önemli bir bölümü güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. 10 dolayında vatandaş, IŞİD destekçileri ile PKK sempatizanları arasında yaşanan olaylarda, bazıları da linç edilerek öldürüldü. Türkiye'deki Kürtler, Kürtlerin yaşadıkları herhangi bir bölgede barış olmadan, barış süreci yürütmezler." Sayın Kürkçü'nün bu sübjektif konuşması medyada haliyle tepkiye yol açtı. Ve kendisi sosyal medyada iki haber paylaşarak söylediklerini teyit etmeye çalıştı. Oysa mesela o haberlerden Hürriyet'te yer alan derlemeyi bile objektif okumanız halinde Sayın Kürkçü'nün söylediklerinin altı dolmamaktaydı. "10 dolayında vatandaş, IŞİD destekçileri ile PKK sempatizanları arasında yaşanan olaylarda, bazıları da linç edilerek öldürüldü" diyor Kürkçü. Bu gerçekten garip… IŞİD destekçileri dediği insanlar Hüda-Parlı üyeler. Hüda-Par IŞİD tarafından tehdit edilen bir hareket. Kürkçü hangi bilgiye dayanarak ölen vatandaşları IŞİD yanlısı ilan ediyor anlamak mümkün değil. Ama daha da vahimi, bunun karşılıklı bir çatışma olduğunun söylenmesi, linç edilenlerin de kim olduklarının gizlenmesi.
Ancak Kürkçü'nün sunumuna baktığınızda, ölenlerin hepsinin HDP/PKK'lı olduğu, bu cinayetlerin hükümetin talimatıyla olduğu, bazı kritik noktaların da yuvarlanarak muğlak bırakıldığı görülüyor. Tabii ki ölenlerin arasında HDP/PKK'lılar da var. Bunların da açıklığa kavuşması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması lazım… Ancak bütünü parçalayarak, sokağa çık çağrısı yapan HDP'nin sorumluluğunu gizleme çabası oldukça ilkesiz bir davranış. Olayları başlatan HDP'nin, 6 Ekim'de yaptığı şu çağrıydı çünkü: Bölgede sokağa böyle bir çağrı yapıldığında neler olabileceğini en iyi HDP bilir. Nitekim bir başka HDP'li Altan Tan olaylardan sonra şöyle bir özeleştiri yapmıştı: "Kitlemizi sokağa çağırırken bunun sonuçlarını düşünmeliydik. Demokratik sınırlarda durur mu, kontrol edebilir miyiz? Bunları düşünmeliydik. Halkı sokağa çağırırken vurup kırmalara, mahal verilmesinin önüne geçecek tarzda bir dil ve üslup kullanmalıydık. Olaylar çığırından çıktığı anda da yapabileceklerimiz vardı. (…) Benim tespitlerime göre ilk olarak göstericiler, Hüda - Par ve Hüda-Par'a yakın kuruluşlara saldırmışlardır. 3 Hüda-Par'lı kendi mekânlarında öldürüldü, cesetleri sokağa atıldı. Sonrasında onlar da silahla karşılık verdi." Sanırım, İngiliz Parlamentosu bir de HDP'li Altan Tan'ı dinlese iyi olacak…