Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ülkeyi önümüzdeki beş yıl boyunca yönetmesi için yetki veren seçimlerin ardından sıkça sorulan sorulardan biri, bunun dış politikayı nasıl etkileyeceği yönünde.
Yeni sistemde Türk dış politikasında ne kadar süreklilik olacak ne kadar değişiklik gerçekleşecek? Karar alma mekanizmaları nasıl düzenlenecek?
İlk olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın (AK Parti) seçim programında ve seçim bildirgesinde yeni dönemin dış politikadaki temel konu başlıkları sıralanıyor. Erdoğan seçim bildirgesini paylaştığı konuşmasında, Türkiye'nin AK Parti hükümetleri döneminde son 15 yıldır izlediği dış politika ilkelerine bağlı kalınacağının altını çizmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dış politikamızın temel ilkeleri olan bağımsızlık, milli çıkarlar, milli güvenlik ve vicdani duruş değişmeyecek. Diğer ülkelere patronluk taslamayacağız gibi bize aynı şekilde davranılmasına da müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemde muhataplarıyla birlikte sorunları çözmek için diplomasiyi kullanmanın önemini vurgularken aynı zamanda, Türkiye'nin milli çıkarlarını ve milli güvenliğini tehdit eden her tür terör örgütüne karşı güç kullanmaya daima hazır olacağının da işaretini verdi. Dolayısıyla Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı gibi harekatlar, Türkiye'nin topraklarının güvenliğini tehdit eden bölgelerdeki başarısız devletlerle olan ilişkilerinde Türk dış politikasının yeni bir boyutu olacak.
Türkiye'nin sınır bölgelerinde sert güç kullanmasının getirdiği başarılı sonuçlar, Türk milli güvenlik politikasının geleceğini kesinlikle etkileyecektir.
Bu yeni dönemde dış politikanın bir diğer boyutu da, Türkiye'nin müttefikleriyle ve dünyanın her yerindeki ortaklarıyla ilişkilerini geliştirmesi olacak. Tabii, gerek seçim bildirgesinde gerekse seçim programında ABD ile ilişkilere özel olarak değinildi. İki ülkenin görevlendirdiği çalışma grupları aracılığıyla varılan Menbiç anlaşması, bu yeni dönemde önemli bir sınav niteliği taşıyacak. Menbiç'le ilgili yol haritasının uygulanmasındaki başarı, bu çalışma gruplarının yeni dönemde kriz yönetimi ve kriz çözümü konularında öne çıkıp çıkmayacağını gösterecek.
Bildirgede ayrıca, Türkiye'nin Halk Savunma Birlikleri (YPG/PKK) ve Fetullah Gülen'in iadesi konularında ABD yönetimine ilettiği taleplerde ısrarlı olacağı ifade edildi. Önümüzdeki dönemde ABD ile sorunları çözme yönünde bir kararlılık dile getirildi. Aynı şekilde, AK Parti'nin seçim bildirgesinde de Türkiye'nin yeni dönemde AB üyeliği hedefiyle çalışmaya devam edeceği açıkça vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, "Son dönemde muhataplarımızda aynı kararlılığı ve arzuyu görmesek de AB'ye tam üyelik hedefimizden asla vazgeçmiş değiliz," dedi.
Geçtiğimiz 15 yılda, AK Parti hükümetlerinin AB'ye tam üyelik yönündeki kararlılığına rağmen AB liderleri Türkiye'nin üyelik sürecinin ilerlemesine sürekli engeller çıkardı.
Yeni dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesi bu hedef için bir kez daha bastıracak. Ancak ABD ile ilişkileri düzeltme ve AB ile olan bağları güçlendirme sürecinde Türkiye, diplomatik açıdan daha iddialı ve yaratıcı yöntemler deneyecek. Bu çabaların sonucu, söz konusu ortakların Türkiye'nin girişimlerine nasıl karşılık vereceğine bağlı olacak. Yükselen aşırı sağcı hareketler, korumacılık ve tek taraflılık, ilişkilerdeki önemli tehditler olacak.
Son olarak, ekonomideki sorunlar göz önüne alındığında bu yeni dönemde Türkiye'nin daha ekonomi odaklı bir dış politika izlemesini bekleyebiliriz. Ticari ilişkilere önem veren Türk dış politikasında, yatırımcı güvenini artırmaya ve daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekmeye yönelik adımlar da atılabilir. Dış politikaya yön verenlerin bu alanda daha aktif bir rol izlemesi beklenecektir.
Önümüzdeki birkaç hafta içinde, dış politikadaki karar alma mekanizmalarıyla ilgili olarak daha net bir fikir edinmiş oluruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği üzere, cumhurbaşkanlığı bünyesinde dış politika ve güvenlik politikası ile ilgili bir kurul oluşturulacak. Bu yeni kurulun kimlerden oluşacağı, dışişleri bakanlığı ile ilişkileri ve dış politika karar alma süreçlerindeki rolü, önümüzdeki birkaç ay içinde belli olacak.
Geçtiğimiz birkaç ayda, siyaset kökenli bazı isimlerin büyükelçi olarak atandığına tanık olmuştuk. Yeni hükümet sistemi aynı zamanda, bu yöntemin dışişleri bakanlığındaki diğer makamlar için de uygulanıp uygulanmayacağını gösterecek. Bölgemizin birçok krizle ve gerginlikle karşı karşıya kaldığı göz önüne alınınca, dış politikadaki karar alma mekanizması belli bir yaratıcılık ve hazır olma seviyesini gerekli kılıyor.