Brüksel'de bu hafta toplanacak NATO zirvesi, örgütün Soğuk Savaş sonrası dönemdeki en kritik zirvelerinden biri olacak. Örgütün karşı karşıya bulunduğu siber savaş, terörizmle mücadele ve Rusya'yla ilişkilerin durumu gibi zorlu sorunlara ek olarak, dünyanın en önemli ortak güvenlik topluluğunu bu günlerde özellikle endişelendiren konu, ABD'nin Avrupalı müttefikleriyle ilişkisi ve NATO'ya yönelik yaklaşımı.
ABD Başkanı Donald Trump daha geçen ay, G-7 zirvesine geç katılıp erken ayrılarak ciddi bir gerginlik yaratmıştı. Zirveden ayrıldıktan sonra attığı tweet'lerde ev sahibi Kanada Başbakanı için sert ifadeler kullanan Trump, zirvenin ortak sonuç bildirisini imzalamayı da reddetmişti. Trump geçtiğimiz yıl katıldığı ilk NATO zirvesinde, toplantıda bulunmaktan memnuniyetsizliğini göstermiş ve örgüt bütçesine yeterince katkı yapmadıkları gerekçesiyle NATO üyelerini sert biçimde eleştirmişti. Ancak bu haftaki NATO zirvesi öncesinde, Başkan Trump'ın örgüte ve üyelere yönelik tutumuyla ilgili yine birçok soru işareti ve endişe mevcut. Bu tedirginliğin ilk işaretleri, Trump'ın bu hafta içinde Montana'da yaptığı konuşmada ortaya çıktı. Trump daha önce yaptığı gibi bir kez daha, bütçenin en az yüzde ikisini savunma harcamalarına ayırma şartı getiren NATO kriterini karşılayamadıkları için bazı Avrupa hükümetlerini eleştirdi. Trump bu konuda, özellikle Alman hükümetine yönelik eleştiriler getirdi ve açıkça, "Biliyorsun Angela, sizi koruyoruz ve bu sizin için büyük önem taşıyor, zira sizi korumakla bizim ne kadar korunma elde ettiğimiz meçhul," dedi. Trump ayrıca Merkel'i, ABD'den Rusya'ya karşı koruma talep ederken bir yandan da Rusya ile petrol ve doğalgaz anlaşmaları imzalamakla suçladı. İttifak açısından en ciddi anlaşmazlık konularından biri haline gelse de tek sorun bu değil. Trump'ın ne yapacağının kestirilememesi ve ABD'nin NATO'nun geleceğine ilişkin planları hakkındaki belirsizlik, Avrupa ülkelerinin zirve sırasında ve büyük ihtimalle sonrasında Trump ile iletişim kurmasını güçleştirecek. Trump'ın tutumunu etkili iletişim vasıtasıyla değiştirme çabaları şu ana kadar başarısız oldu. Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz aylarda Trump ile Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında düzenlenen üst düzey zirveler, Trump'ı Avrupa'dan ithal edilen mallara ek gümrük vergisi getirme planlarından vazgeçirememişti.
Buna ilaveten, Trump'ın Rusya ile ilişkileri konusunda da birtakım endişeler var. ABD'de Özel Yetkili Savcı Robert Mueller'in yürüttüğü soruşturma ve Trump'ın seçim kampanyasında görev almış bazı kişilerin Ruslarla ilişkileriyle ilgili söylentiler, kamuoyu tarafından yakından izleniyor. Ayrıca Avrupa hükümetleri, ABD dış politikasının Rusya'yla ilişkiler konusundaki yol haritasını da merak ediyor. Kimilerine göre, Başkan Trump'ın göreve başlamasından bu yana Rusya Devlet Başkanı Putin'i eleştirmekten kaçınması da Rusya ile yakınlığını gösteriyor. Başkan Trump'ın NATO zirvesi sonrasında Putin ile görüşecek olması, ABD-Rusya ilişkileri hakkında belli düzeyde endişelerini dile getiren ülkeleri daha da kaygılandırıyor.
Tabii, ABD dış politikası hakkında soru işaretleri yaratan başka konular da bulunuyor. Başkan Trump'ın basına sızdırılan bazı sohbetlerinde, Avrupa'dan büyük ölçüde çekilmenin yapılabilirliğini ve maliyetini sorguladığının ortaya çıkması, bunlara bir örnek. Her ne kadar Amerikan yönetimine mensup yetkililer bu iddiaları doğrulamasa da, bunun basına sızdırılmış olması bile konunun belli ölçülerde tartışıldığını ortaya koyuyor. Çok fazla dile getirilmemekle birlikte bir diğer endişe konusu da, Trump'ın seçim kampanyasında görev almış bazı kişilerin Avrupa'daki aşırı sağcı partilerle yaptığı işbirliği. Bazı Avrupa ülkeleri, söz konusu işbirliğinin Batı demokrasilerinin siyasi sistemine yönelik muhtemel sonuçları hakkında uyarılarda bulunuyor.
Bu NATO zirvesi çok önemli, zira sonuçları ABD'nin müttefiklerinin güvenliğiyle ilgili taahhütlerine bağlı kalıp kalmayacağını ve müttefiklerin ABD'nin olmadığı veya gönülsüz davrandığı bir uluslararası sisteme hazır olup olmadığını ortaya koyacak. NATO zirvesi sonrasında Transatlantik ilişkileri yeni bir anlam kazanabilir veya yeni bir başlangıç yapabilir.