Bugünlerde, sonuçları açısından ya büyük önem taşıyacak ve hatta tarihi bir adım oluşturacak ya da önemsiz olabilecek türden bir ziyaret gerçekleşiyor. Halihazırda Asya'yı istikrarsızlaştırabilecek çok fazla belirsizlik ve çok sayıda çözümlenmemiş sorun var. Dünya ekonomisinin başat gücü Çin şu anda, muazzam sorunları ve zorluklarıyla birlikte aynı zamanda en büyük jeopolitik risk alanı konumunda. Nüfus yapısındaki dengesizlikler, gelir eşitsizliği, deniz sınırlarına dair sorunlar, giderek yükselen milliyetçilik ve nükleer silahların yayılması bu sorunlardan en başta gelenleri. ABD Başkanı Donald Trump, işte bu ortamda Asya'yı ziyaret ediyor. Trump'ın bu ilk Asya ziyareti, Japonya'daki erken seçimler ile Çin'deki Komünist Partisi kongresinin ardından gerçekleşiyor. Trump güven tazelemiş Japonya Başbakanı Şinzo Abe, daha da güçlenmiş Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve kuşkucu Kore Devlet Başkanı Moon Jae-jin ile görüşecek.
Bir önceki başkan Barack Obama 2011 yılında Asya Ekseni politikasını başlattığında, birçok kişi ABD dış politikasında radikal bir değişim beklentisine girmişti. Obama yönetiminin bölgeye yönelik hedeflerinin çoğu, Obama'nın başkanlığı döneminde gerçekleşemedi. 2016'daki başkanlık seçimleri sırasında ABD'nin Asya politikası, başkan adaylarının sınırlı dış politika gündemlerinin tartışmalı konularından biri oldu. Trump seçim kampanyasında, ABD'nin Asya'daki taahhütleri konusunda şahin bir duruş sergilemişti. Trans-Pasifik Ortaklığı'na (TPP) karşı çıkan Trump, Asya ülkelerinin kendi güvenliklerine aktif biçimde katkı yapmasını istedi. Trump'ın muhtemelen en tartışmalı görüşleri, iki ülke arasındaki büyük ticaret hacmi ve ileri ekonomik ilişkiler göz önüne alındığında, Çin'le ilgili olanlardı.
Trump başkan seçildikten sonra attığı ilk adımlarla Asya uzmanlarını şaşırtmaya devam etti. Tayvan devlet başkanı ile yaptığı telefon görüşmesi, Güney Çin Denizi hakkındaki tweetleri, ABD'yi TPP'den çekme kararı ve atadığı kişilerin Çin'le ilgili tutumları, ABD'nin bölgedeki rolüne dair ciddi tartışmalara neden oldu. Trump son birkaç aydır, Kuzey Kore'nin nükleer emellerini dizginleme konusunda çok kararlı görünüyor. Bu da ABD ile Kuzey Kore arasında sert bir ağız dalaşına sebep oldu. Trump Asyalı liderlerin çoğuyla görüşürken, bu liderler onun ABD'nin Asya'daki rolü hakkında ne düşündüğünü anlamaya çalışıyor.
Trump bu hafta, beş ülkeyi kapsayan 11 günlük Asya seferine başladı. Bu gezi sırasında Çin, Japonya ve Güney Kore'yi de ziyaret edecek olan Trump, Asyalı liderlerle çeşitli konuları ele alacak. Trump'ın özellikle bu üç ülkede yapacağı görüşmelerde öne çıkacak konulardan biri, Kuzey Kore olacak. Bu ülkenin nükleer denemeleri ve savurduğu tehditler, bölge halkları arasında ciddi endişe yaratıyor. Ancak üç ülkenin Kuzey Kore'ye yönelik farklı yaklaşımları, Trump ile bu ülkelerin liderleri arasında çeşitli tartışmalara yol açacak.
Trump Japonya'da, Kuzey Kore krizinin başlangıcından beri bu ülkeye dair tutumunu destekleyen Başbakan Abe ile görüşecek. Ancak Güney Kore'de, bölgedeki askeri gerginliğin tırmanmasına karşı çıkan bir yönetimle daha zorlu görüşmeler yapacak. Kuzey Kore rejiminin en büyük ticari ortağı ve mali destekçisi olan Çin'in farklı öncelikleri bulunurken, ABD'nin bu ülkeden Kuzey Kore'ye ilişkin beklentileri çok daha farklı. Trump görüşmeler sırasında muhtemelen, bölgesel aktörlerin Kuzey Kore krizine dair tutumları konusunda daha iyi bir fikir edinecek. Bölgede birinci elden bilgi almak, ABD'nin politikalarını ciddi biçimde etkileyecektir.
Görüşmelerde öne çıkacak ikinci konu da, büyük ihtimalle ekonomik ilişkiler olacak. Ekonomi diplomasisi, Asya'daki ilişkilerin belirleyici özelliklerinden biri haline geldi. Uzmanlar artık jeo-ekonomi kavramını açıklarken bölgedeki ekonomik ilişkileri örnek gösteriyor. Trump liderlerle yapacağı görüşmelerde ekonomik ilişkiler konusunda farklı tartışmalara girecektir. Japonya, ABD yönetiminin TPP'den çekilme kararından duyduğu hayal kırıklığını açıkça ifade etti. O karardan bu yana, iki ülke arasında ikili bir ticaret anlaşması imzalanması için ciddi görüşmeler yürütülüyor. Trump'ın ziyareti sırasında iki ülke, olası bir anlaşmanın detaylarını müzakere etmeye çalışacaktır. Öte yandan, ekonomik ilişkiler konusunda Çin'de yapılacak görüşmeler çok daha farklı olacak. Büyük ihtimalle, Çin'deki görüşmeler temelde iki ülke arasındaki ticari ihtilaflara odaklanacak. Trump yönetiminin geçmiş veya bugünkü yetkililerinin ticaret savaşları ile ilgili söylemleri son haftalarda durdu. Ancak Çin ile adil bir ticari ilişki arayışı ABD delegasyonunun gündeminde olacaktır. Bu Çin ziyareti esnasında yapılacak ticaret müzakerelerinin sonucu, Trump'ın sicili açısından önemli bir dönüm noktası teşkil edebilir.
Ekonomi ve Kuzey Kore konularına ek olarak, zirve görüşmeleri sırasında ABD'nin bölge politikalarına dair başka tartışmalar da olacaktır. Ama ABD'nin tıpkı diğer bölgelerdeki geleneksel müttefikleriyle olduğu gibi, bölgeye yönelik dış politikasındaki belirsizlik sorununu çözmesi ve Asya'daki müttefiklerinin güvenliğine dair taahhütleri konusundaki şüpheleri gidermesi gerek. Güney Çin Denizi'ndeki Spratly Adaları ve Doğu Çin Denizi hakkındaki ihtilaflar, ABD'yi bölgedeki gerginliğe dâhil etti. ABD Asya'ya yönelik kapsamlı bir politika oluşturur ve bu politikayı sürdürmek için kurumlar arası uzlaşma sağlarsa, Trump'ın ziyareti önemli bir başlangıç olabilir.