Arap Baharı adıyla başlayan ve Mısır, Tunus, Libya gibi ülkelerdeki eski totaliter rejimleri alaşağı eden süreç Mısır'da tarihin ilk seçilmiş devlet başkanının bir askeri darbe ile devrilmesiyle farklı bir bölgesel denge formatına tarihi bir zemin oluşturmuş oldu. Her şeyden evvel tabii bir sosyolojik evrim olarak demokrasinin ve onun kurumsal/sistematik oluşumunun zor ve sancılı bir süreç olduğu bir kez daha Ortadoğu halkları üzerinde teyit buldu. Demokratik kurumun ve sistemin etki ve tepki mekanizmalarını güç odakları üzerinden şekillendiren ve halkın iradesini çoğulcu bir yapı ile yönetime aksettiren doğal döngüsünde bir yapının da dışardan empoze edilerek ayakta tutulamayacağını fakat kolaylıkla yıkılabileceğini de bir kez daha tecrübe etmiş olduk.
Aslında Mısır'da daha farklı ve özel bir durum söz konusu oldu. Mursi'nin yüzde 51 ile seçimi göğüslediği süreçte, eski rejimin adamı olan Ahmet Şefik'in yüzde 49 oy almış olması zaten sistemin eski belirleyici unsurlarının hala büyük çoğunluğu ile Mübarek Mısır'ının genetiğini devam ettirmek istedikleri ve gelecekte de bu yolda reaksiyon göstereceğini işin başında belirtmiş oldu. Belli ki her şeyden önce Mursi, ordunun Mısır'ın idaresindeki kemikleşmiş gücünü, içinde bulunduğu kirli ilişkiler ağını o makama gelince çok daha iyi gördüğü için bununla başlangıçta uzlaşmak/idare etmek, sistemin dinamiklerinin süreci yönlendirme girişimlerini geniş vadede azaltmak gibi bir yolu seçti.
Arap Baharı içerisinde Mübarek'in devrilmesi başlı başına önemli ve kilitti. Mısır'da ondan sonra oluşacak süreç mutlaka bölgesel dengeleri etkileyip birçok dinamikleri yönlendirebilecek potansiyeli taşıyordu. Mısır'da İhvan'ın iktidarı ele geçirmesi tabii olarak bölgesel dengeler açısından önemli ve tarihi idi. İhvan'ın Mısır'da devraldığı ekonomik enkazdan, toplumsal uzlaşmacı bir mutabakatı sağlayıp bir başarı hikayesi çıkarması ihtimali dahi bölgede birçok güç odağı için korkutucu ve yaşamsal sahalarını/meşruiyetlerini irdeleyici idi. Bu sebebten yolun başından bu yana hem içerden hem dışardan Mursi'ye karşı tabii bir mukavemet doğdu.
Mısır'daki darbeyi ilk kutlayanların Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Kralları olması manidardı. Suudi Kralı gönderdiği tebrik mesajında "General Abdülfettah es-Sisi'nin şahsında bütün idareyi tebrik ediyor, ülkeyi nereye çıktığı belli olmayan bu tünelden çıkardıkları için kendilerini kutluyoruz" diyordu. Ardından yapılan açıklamalarda Mısır'daki Darbe Yönetimi'ne Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin 12 milyar dolarlık yardım taahhüdünde bulunmuş olması, Esad'ın Şam'dan darbecileri alkışlaması da, Katar, İran ve Türkiye'nin darbe karşıtı açıklamaları da bölgenin içinde bulunduğu karmaşık ve girift dengelerin tabii birer karinesi idi. Mısır'da İhvan tecrübesinin ilk yılında başarısızlığa uğraması şüphesiz bölgedeki yerleşik diktatörlere nefes aldıracak, bölgenin ve dünyanın gündemini biraz daha fazla Mısır üzerinde yoğunlaştıracaktır. Mursi ve İhvan'ın iktidardan düşmesi İsrail'in bölgesel politikaları için de şüphesiz önemli.
Mursi'nin kendi atadığı Sisi ve Mansur tarafından devrilmiş olması, Mansur'un hem Mursi'nin Cumhurbaşkanı seçilmesini temin eden kanunun ortaya çıkmasında ama hem de Mübarek dönemi adamlarının seçime girmesini yasaklayan kanunun kaldırılıp Ahmet Şefik'in seçime girmesinde rol oynadığı da unutulmamalı ve Mısır da devletin Mübarek Dönemi'nde nasıl kirli ve müphem bir biçimde şekillendiğine itibar edilmeli. Mursi'nin devraldığı iktidar, eski rejimin güç unsurlarının oluşturduğu ekonomik, entellektüel, bürokratik, adli ve basın/kamuoyu ile etrafı çevrili idi ve öyle kaldı. Mursi'nin etrafındaki bu zımni ittifakı kırıp uzlaşı ortamı yaratmak adına bakanlık, başbakanlık gibi önemli görevler teklif ettiği kişiler dahi bu ittifakın birer parçası oldukları için bu teklifleri hemen reddettiler. Ekonomik kalkınmanın başarılı örneklerinin toplumsal ve kurumsal geniş bir mutabakat ve reform süreci içerisinde geniş vadede gerçekleştikleri şüphesiz doğru. Mursi'nin Mısır'ın yıllardır süregelen kronik, kemikleşmiş sosyo ekonomik problemlerini kısa sürede çözüm zeminine getirmesini beklemek doğru değildi. Zira Mübarek devrildiğinden bu yana ekonomik ve sosyal istikrarsızlık adına çok şey değişmedi. Ama başarılı olma ihtimali olan bir modelin girizgahına Mısır gibi önemli bir ülkede tarih maratonunda girilmiş oldu. Fakat hem bölgesel dengelerin çok sıkışık ve hızlı değişken hassas bir süreçten geçmesinin Mısır üzerinde yarattığı hassas durum ve bunun bölgesel dengelerde büyük ve bölgesel güçler için yaratacağı olası riskler hem de Mısır'da iç siyasetteki yerleşik oluşumlar süreci maalesef tasfiye etmiş oldu.
Açık ve belli ki darbe ciddi bir dış destek koalisyonuna sahip, ama Mısır gibi büyük bir ülkede tek başına böyle bir desteğin Arap Baharı ile sokaklara dökülmüş olan Ortadoğu'da, muktedir olanları ne kadar sırtında taşıyacağı belirsiz. Bundan sonrası için Mısır'da suların durulması zor ve sancılı olacaktır.
bahaerbas@fas.harvard.edu