Türkiye'ye Patriot Füzeleri'nin konuşlandırılması gündeme geldiğinden bu yana hem içerde hem dışarda tartışmalar bitmedi. İran Savunma Bakanı Türkiye'ye füzelerin yerleştirilecek olmasına İran'ın karşı olduğunu, bunun barışa değil savaşa ve kaosa sebep olacağını söyledi. Ardından İran Genelkurmay Başkanı Türkiye'ye yerleştirilecek Patriot'ların dünya savaşı çıkaracağını tehditkar bir üslupla ifade etti.
Evvelen şunu ifade etmekte fayda var ki Patriot füzeleri Yunanistan'dan İsrail'e Birleşik Arap Emirlikleri'nden Suudi Arabistan'a Türkiye'nin etrafındaki birçok ülkede hali hazırda devrede. Geçmişte, 1991 ve 2003 Irak savaşlarında Türkiye'ye de konuşlandırılmıştı. İran'ın sıkıntısı Patriot'ların muadili denebilecek Rus yapımı S-300 sistemlerinin Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Ukrayna ve Suriye'ye yerleştirilmiş olmasına ve İran'ın bizatihi bütün bu ülkelerden çok daha fazla çaba ve gayret sarfetmesine rağmen S-300'leri hala Rusya'dan alamamış olmasında yatıyor. Rusya ile İran arasındaki yıllardır süren S-300 müzakereleri yılan hikayesine döndü. Öte yandan herhalde bu konuda en son konuşması gerekecek olan İran olsa gerek. Ortadoğu'da füze sistemlerine İran ve İsrail'den daha çok yatırım yapan hiçbir ülke yok. (Buna dünyanın en büyük ordularından birine sahip olan Türkiye de dahil.)
Kamuoyunda Türkiye'ye yerleştirilecek Patriot'ların İsrail'i korumak amaçlı olduğu gibi gerçekleri yansıtmayan şeyler de söylendi. Esasen İsrail'in Türkiye'ye yerleştirilecek Patriot'larla veya Kürecik'e yerleştirilen Füze Kalkanı'nın füze radar sistemleri ile fonksiyonel olarak hiçbir alakası yok. İsrail zaten son 30 yıldır anti-füze sistemlerine en çok yatırım yapan ve bugün hali hazırda Ortadoğu'daki en gelişmiş anti-füze sistemlerine sahip olan ülke. Dolayısıyla Türkiye'ye yerleştirilecek Patriot'lara ihtiyacı yok. Ayrica Türkiye'ye yerleştirilecek Patriot'lar 1991'deki I. Körfez Harekatı esnasında İsrail ve Suudi Arabistan'a Saddam tehdidi vesilesi ile yerleştirilmişti zaten. Bununda ötesinde, İsrail'in ABD ile ortak geliştirdiği Arrow Füze Sistemleri de çok uzun yıllardır devrede.
Birkaç gün evvel NATO'dan yapılan açıklamada, NATO Kuruluş Antlaşması'nın 5. Maddesi gereği, NATO Üyesi olan Türkiye'nin güvenliğinin dış tehditlere karşı caydırıcılığının sağlanması adına 8 Ocak'ta Almanya'dan Türkiye'ye 2 adet PAC-2 ve PAC-3 füze bataryasının gönderileceği açıklandı. Açıklamada Şubat ayı itibarıyla sistemin devreye geçmiş olacağı belirtildi. Türkiye'ye kurulacak Patriot'ların bir kısmı, sitemin en gelişmiş versiyonu olan PAC-3 (Patriot Advanced Capability-3)'lerden oluşuyor. PAC-3'ler dünyanın en etkili ve güçlü hava savunma sistemleri olarak biliniyor. ABD'nin Irak'ı işgali esnasında kullandığı PAC-3'ler şu an ABD, Almanya, Tayvan, Yunanistan, İsrail, S.Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde hali hazırda devrede bulunuyor. ABD, I. Körfez Savaşı'nda Saddam'ın Scud füzelerine karşı kullandığı ve 47 adet Scud füzesini etkisiz hale getirmekte başarılı olmuş olan PAC-2'leri savaştan hemen sonra geliştirme faaliyetlerine girişti ve böylelikle PAC-3'ler ortaya çıktı. PAC-3'ler konuşlandırıldıkları bölgelerde radarları aracılığı ile tehdit olan füzeleri tespit edip ortalama 20 saniye içerisinde havada imha ediyor. Sistemin tehdidi radarlar vesilesi ile algılaması, kumanda merkezine iletmesi, füze rampalarının harekete geçip tehdidi ortadan kaldırmasının tamamı 160 saniye içersinde gerçekleşiyor. PAC-3'ler 150 km menzilli ve 80 'kmde iken hedefi ortadan kaldırıyor. PAC-3'ler aynı anda 50 farklı hedefi etkisiz hale getirebiliyor.
Türkiye kendi güvenlik gerekçeleri ile bugün Suriye yarın bir başka krize karşı NATO'dan Patriot sistemlerini talep etmiştir. Patriot talebi ve konuşlandırılması kararı doğru ve yerindedir. Bunun İran ya da Rusya tarafından hoş karşılanmaması Türkiye'nin hesabını yapmak zorunda olduğu bir şey değildir. İran her yeni çıkışı ile kendine biraz daha zarar verip kendini biraz daha yalnızlaştırmaktadır.