Komşumuz Gürcistan'da parlamento seçimleri yapıldı. Gürcistan'da yapılan seçimler sadece Gürcistan ile sınırlı kalmayacak kadar önemli ve büyük etkiler yaratacaktır. Zira, 2008'de Rusya'nın Gürcistan'a saldırmasından bu yana bölgede yaşanan gelişmeler bizi yanıltmadı. 13 Aralık 2010 tarihinde bu köşede yazdığımız "Büyük Oyun'da son rauntlar Rusya'nın" başlıklı yazıda aynen şunları dile getirmişiz:
"Nisan 2008 NATO Bükreş Zirvesi'nde, Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO'ya alınmak isteğinin ilan edilmesinin hemen ardından, 8 Ağustos 2008'de Rusya Gürcistan'a girdi. O günden bu yana ise ABD karşısında ataklarını sürdürüyor. Rusya, seçimlerden önce Ukrayna'yı ve bugün Gürcistan'ı karıştırmakla meşgul. Ukrayna'da olduğu gibi gelecek ilk seçimlerde Gürcistan'da da kendine yakın bir iktidar çıkarma ihtimali yüksek görünüyor."
Önceki gün yapılan seçimlerle, 2003 yılında yapılan Batı yanlısı Gül Devrimi'nden bugüne Gürcistan'ı yöneten Saakaşvili'nin Birleşik Milli Hareket Partisi, Gürcistan'ın Rüyası Hareketi karşısında seçimleri kaybetti. Seçimleri kazanan Gürcistan'ın Rüyası Hareketi'nin başında ise Forbes Dergisi'nin geçtiğimiz yıl dünyanın en zengin 153. adamı ilan ettiği Ivanışvili var... Seçim kampanyaları boyunca İvanışvili, Saakaşvili'yi "ABD'nin adamı", Saakaşvili de İvanışvili'yi "Rusya'nın adamı" diyerek yerden yere vurdular.
Aslında bir yerde her iki liderin sözlerinde de gerçeklik payı var. Bir tarafta, SSCB'nin en son ve kudretli dışişleri bakanı ve Sovyetler dağıldıktan sonra Gürcistan Devlet Başkanı (1995-2003) Shevardnadze gibi birini, sessiz sedasız şüphesiz Batı destekli (Renkli Soros Devrimleri) bir devrimle alaşağı eden Batı yanlısı Saakaşvili var. Diğer yanda da bütün hayatı boyunca milyarlarca dolar servetini Rusya'da, Rusya'nın izin verdiği yere kadar yapmış-Rus devletinin enerji şirketi ve dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Gazprom'da dahi hissedar olabilecek kadar- ve bugün dünyanın en zengin 153.adamı ilan edilen Rus yanlısı Ivanışvili var.
Artık, bu noktadan sonra hem Kafkaslar'da hem Kafkaslar üzerinden ABD-Rusya ilişkilerinde hem de Rusya-Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde farklı eğilimler görmek mümkün olabilir. Zira Gürcistan'da hem Türkiye'nin hem de Batı ve özellikle ABD'nin desteklediği Saakaşvili seçimi kaybetti. Daha doğrusu bir başka ülkede daha Renkli Soros Devrimleri böylelikle soldu. Eğer İvanışvili, kendisinde umulduğu gibi açıktan Rus yanlısı bir politika güderse bu açıkçası Türkiye'nin de pek haz edeceği bir süreç olmayacaktır. Her şeyden evvel Kafkaslar'da Ermenistan'dan sonra Gürcistan'ın da Rusya hâkimiyet sahasına girmesi, Azerbaycan'ı hem çaresiz hem de desteksiz bırakabilir. Dahası Azerbaycan'ı Rusya'nın kucağına itebilir. Gerçi bize göre, Aliyev geçen her gün kendi sonunu hazırlamaktadır ama bu durumu fırsata çevirip Rusya'nın hâkimiyet sahasına kayıtsız girip kendi iktidarının ömrünü uzatmak da isteyebilir. Bugünden sonra Aliyev'in sergileyeceği tutum sadece Azerbaycan'ı değil Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ni de Türkiye'yi de Rusya ile ilişkileri açısından beklenmedik noktalara sürükleyebilir. Gürcistan'daki seçimler bu açıdan çok önemlidir. Dahası, Gürcistan'da oluşacak yeni siyasi ortam, Türkiye'nin de şiddetle desteklediği, Orta Asya-Türkiye-Avrupa güzergâhında oluşturulması hedeflenen enerji boru hatları ile ilgili Rusya'nın emellerine hizmet edebilir. Zira hem Rusya hem İran dünyanın en büyük 2 doğalgaz tedarikçisi olarak, böylesi oluşumlara başından bu yana karşılar ve geçmişte de Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nı sabote etmek için ellerinden geleni yaptılar.
baha.erbas@yahoo.com