ABD'nin uzun yıllardır oluşturmak istediği, Füze Kalkanı ile ilgili NATO bünyesinde bazı gelişmeler kesinlik kazanmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde Füze Kalkanı'nın gövdesini teşkil eden füze rampalarının Polonya'ya yerleştirileceği açıklandı. Sistemin Radar Üssü'nün Türkiye'ye kurulacağı da zaten malum. Doğrusu füze rampalarının Polonya'ya kurulacak olması, Türkiye adına sevinilecek bir gelişme. Eğer proje hayata geçirilebilir, füze rampaları Polonya'da konuşlandırılabilirse, bu Türkiye'nin geleceğini de yakından ilgilendiren ve mutlak surette güvenliğini etkileyecek olan Baltık-Karadeniz-Hazar Hattı'nın akıbeti için müspet bir gelişme olacaktır.
ABD'nin Füze Kalkanı konusunda Polonya'dan vazgeçmemesi, ABD'nin Polonya'yı, Almanya ile Rusya arasında her ne pahasına olursa olsun bir tampon olarak tutacağını gösteriyor. Bu hem Avrupa'nın güvenliği ve bu güvenliğin geleceğine dair hem de ABD-AB-Rusya arasındaki stratejik denge ve hesapların geleceğine dair özellikle Rusya ve Almanya için büyük bir mesajdır. Geçtiğimiz yüzyılda Polonya hep Almanya ve Rusya arasında sıkışmış ve her iki güç tarafından da çiğnenmiştir. Varlığı her zaman bu iki gücün tutumuna ve bu bölgedeki hedeflerine bağlı kalmıştır. Bugün Polonya bağımsız bir ülkedir. Ama hem Almanya hem Rusya açısından stratejik önemi süregelmektedir.
Füze Kalkanı'nın Polonya'da kurulacak olması, ABD'nin Avrupa'nın geleceğini ne Rusya'ya ne de Almanya'ya ya da her iki gücün gelecekte muhtemel olan ittifakına bırakmayacağının işareti olarak görülebilir. Rusya açısından Batı'ya yayılmanın ve Avrupa'yı mümkün olduğu yere kadar kuşatabilmenin iki kilidi varsa birisi Ukrayna diğeri Polonya'dır. Bu sebeptendir ki ta Bush döneminden bu yana, ABD'nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne Füze Kalkanı kurma girişimlerine, Moskova çok şiddetli muhalefet ediyor. Yine geçtiğimiz günlerde Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Eğer ABD'nin füze Kalkanı ile ilgili tutumu bu şekilde devam ederse, Lizbon Zirvesi'nde ortaya çıkan Füze Kalkanı'nı bir çatışma alanından çıkarıp işbirliği alanına çevirme şansı ortadan kalkabilir" denildi. Moskova, ayrıca ABD'yi Rusya'nın görüşlerini önemsemekle ve sistemin geleceğine dair açık güvencelerden kaçınmakla eleştirdi.
Kalkanın Rusya ve AB arasında, Polonya gibi her iki taraf için de çok önemli bir bölgeye yerleştirilecek olması, Avrupa'nın güvenliği ve gelecekte bu güvenliğin hangi parametreler üzerine inşa edileceğine bir işaret olacaktır. Zira Avrupa, II. Dünya Savaşı'ndan ta Kosova Krizi'ne kadar yarım asır boyunca kendi güvenliğinin parametrelerini ABD'ye teslim ede gelmiştir. Bugün de hali hazırda kendi ayakları üzerinde duruyor değil. Her ne kadar geçtiğimiz on yılda bir kıpırdanma varsa da. Füze Kalkanı'nın NATO şemsiye altında Rusya ve Avrupa arasında Polonya'ya kurulacak olması, ABD'nin gelecekte de Soğuk Savaş yıllarındaki "Atlantik İttifakı"nı canlı tutacak enstrümanları dizayn etmek niyetinde olduğunun açık bir göstergesidir. Washington böylelikle, NATO'nun kurumsal kimliği ve geleceğinin tartışıldığı bir ortamda, gelecekte de NATO'yu elden bırakmayacağını göstermiş oldu.
Geçtiğimiz yazılarda "ABD, Doğu Avrupa ve Orta Asya'yı Rusya'ya mı terk ediyor" diye sorgulamış ve bu noktadan hareketle "Ukrayna'nın Önemi"ne de değinmiştik. Şurası açık ki bütün bu bölgelerin tam bir şekilde Rusya'nın etkisi altına girmesi, Putin'in bugünlerde bahsettiği "Avrasya Birliği" adı altında, Kremlin için eski Sovyet İmparatorluğu'nun kadim hâkimiyet sahasına dönmek arzusundan başka bir şey değil. İşte bu sebepten dolayı Polonya çok önemli...
baha.erbas@usasabah.com