Avrupa Birliği, %16.3'lük enerji tüketimi ile, ABD'den sonra dünyanın en büyük 2. enerji tüketicisidir. Coğrafi konumu itibarıyla, Norveç hariç, Rusya'nın dışında enerji tedarikçisi herhangi bir komşusu ise bulunmamaktadır. Bugün 450 milyonluk AB'nin doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %45'ini tek başına Rusya temin etmektedir. BP'nin yaptığı araştırmalara göre ise AB'nin önümüzdeki 20 yılda doğalgaz ithali %70 petrol ithali ise %85'e artacaktır.*
Bugün AB'nin motoru olan Almanya, tükettiği doğalgazın %91'ini ithal etmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Ukrayna Krizi'nde de yaşandığı gibi, Rusya doğalgazı her zaman uluslararası ilişkilerde bir silah olarak kullanabilmekte, bugünkü şartlarda "Büyük Güç" statüsünü "Enerji Kartı" ile devam ettirmeye çalışmaktadır. Rusya'nın "Büyük Güç" statüsünü uzun vadede sadece "Enerji Kartı" ile sürdürmesi mümkün değildir. Her ne kadar bu durum Rusya'yı uzun vadede zarara uğratabilecek riskler barındırıyorsa da bugün için Rusya-Avrupa ilişkilerinde çalışır görünmektedir. Rusya'nın enerji ticaretindeki bu "Riskli" konumu ve AB'nin enerjide Rusya'ya "Aşırı Bağımlılığı", AB içerisinde rahatsızlığa sebep olmakta, AB'yi alternatif enerji kaynakları ve boru hatları konusunda yeni arayışlara itmektedir. Türkmenistan-Türkiye-Avrupa, Türkiye-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya(Nabucco),Katar-Türkiye-Avrupa gibi alternatif enerji boru hatları ile ilgili fikirler ise AB'nin içerisinde bulunduğu bu hassas-riskli denge ve ortamda doğmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Financial Times gazetesinde yayınlanan bir analizde, 2030'da AB'nin enerjide Rusya'ya olan bağımlılığının ciddi oranda azalacağı iddia edildi. Buna göre 2030 yılında AB'nin en büyük tedarikçisi %30-33'lük payla halen Rusya olacak. Fakat %25-30 ile Cezayir-Libya ve %20 ile Basra Körfezi sağlayacakları enerjiyle AB'nin %45-50'lik tüketimini temin edecekler. Bu da Rusya'nın ağırlığını önemli bir şekilde azaltacak.
Bugün AB, Norveç'ten doğalgaz ithal etmekte, Norveç Kuzey Buz Denizi sahalarından temin ettiği doğalgazın %95'e yakınını ihraç etmektedir. Fakat yapılan araştırmalar Kuzey Denizi'ndeki rezervlerin yakın gelecekte tükeneceğine işaret etmektedir. (Zaten Rusya da bu sebepten Karadeniz'de petrol aramaya koyuldu.) Cezayir ve Libya üzerinde Akdeniz yoluyla İtalya'ya ulaşan enerji ise zaten uzun yıllardır kullanılmaktadır. Fakat hem Norveç'in uzun vadede atıl kalma ihtimali buna karşın AB'nin her geçen gün artan enerji tüketimi AB'yi zora sokmakta, yeni kaynaklara mecbur etmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı'nın yaptığı çalışmalara göre, AB'nin doğalgaz talebi 2000-2010 yılları arasında her yıl ortalama %2,9 artmıştır.
Körfez'in küçük ülkesi Katar, ispatlanmış doğalgaz rezervleri bakımından Rusya ve İran'dan sonra dünyanın en zengin 3.ülkesidir. Dünya doğalgaz rezervlerinin yaklaşık %15'ine sahiptir. Hâlihazırda Katar'dan AB'ye sıvılaştırılmış doğalgaz(LNG) ihraç edilmektedir. Fakat bu AB açısından tatmin edici ya da gelecek için alternatif oluşturacak düzeyde değildir. Birçok uzman, Katar-Türkiye-Avrupa güzergâhında gerçekleşebilecek bir projenin Hazar -Orta Asya gazı ile Türkiye'de birleşmesi ihtimalinin uzun vadede Avrupa'nın Rusya'ya olan bağımlılığını azaltacağını ifade ediyor. Henüz Katar-Türkiye-Avrupa arasında oluşmuş kesin bir irade bugün için görünmüyor. Acaba Katar açısından LNG mi yoksa boru hattı mı caziptir bu da önemli.
AB'nin Rusya'ya alternatif olarak planladığı enerji nakil hatları Orta Asya-Hazar, Ortadoğu-Körfez merkezli. Yukarıda da zikrettiğimiz bütün nakil hatlarının ortak tek noktası hepsinde de Türkiye'nin alternatifsiz tek "Ana Güzergâh" oluşu. Eğer zikredilen projeler hayata geçerse, şüphesiz bu durum Türkiye ile ilgili hesaplara ve Türkiye'nin bölgedeki aktif rolüne çok müspet şeyler katacaktır. Eğer AB ve Almanya orta vadede Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltacaksa yapacağı hesapların içinde Türkiye'nin olacağı muhakkak.
Eğer Amerika gerçekten Doğu Avrupa ve Kafkasları Rusya'ya terk ediyorsa ve Moskova-Berlin hattında da yakınlaşma devam eder ve Rusya Almanya'yı ikna ederse Nabucco doğmadan ölebilir! Kaldı ki gerçekleşse dahi Hazar ve Orta Asya'dan ne kadar gaz temin edilebileceği de belli değil.
Türkiye'nin bütün bu dengeler içinde, oyundaki pozisyonunu alması, gerekli girişimlerde bulunması gerekiyor. Enerji terminali olmak bazen enerjisi olmaktan öteye geçebilir!
*BP Statistical Review of World Energy 2010
baha.erbas@usasabah.com