Geçtiğimiz günlerde Karadeniz'in geleceğini derinden etkileyebilecek 2 önemli gelişme yaşandı. Rus devletine ait olan petrol şirketi Rosneft ile Amerikalı Exxon Mobil, Rusya'nın Karadeniz sularında ortak petrol arama çalışmalarına ilişkin bir protokol imzaladılar. Exxon Mobil'in sondaj çalışmaları için 1 milyar doların üzerinde harcama yapacağı söylendi. Rusya Başbakan Yardımcısı İgor Seçin ise bölgedeki tahmini rezervin 1 milyar ton olduğunu açıkladı. Türkiye'de uzun zamandır Karadeniz sahillerindeki petrol rezervleri ile ilgileniyor ve hali hazırda TPAO'nın Exxon Mobil ile arama-sondaj çalışmaları anlaşması bulunuyor.
Yine geçtiğimiz günlerde Rusya'nın, uzun zamandır ilgilendiği, içinde tam teşekküllü hastane dahi bulunan, aynı anda çok sayıda helikopter ve tank taşıyabilen Mistral tipi çıkarma-indirme gemileri için Fransa ile anlaştığı, 2 ülkenin ortaklaşa 2 Mistral inşa edecekleri açıklandı. Bu Rusya'nın denizlerdeki gücünü ve operasyon kabiliyetini muazzam etkileyebilecek bir gelişme ki Karadeniz'in geleceği ve güvenliği açısından çok önemli. Nitekim Rus amiraller, 2008'deki Gürcistan Savaşı'nda eğer Mistral tipi gemiler ellerinde olsaydı, Gürcistan sahillerine 26 saatte çıkardıkları askerleri sadece 35-40 dakikada çıkarabileceklerini açıklamışlardı. Bu Rusya açısından başta Baltık ve Karadeniz olmak üzere etrafındaki denizlerde askeri dengeyi büyük ölçülerde değiştirebilecek ve mutlaka Türkiye'nin de dikkate alması gereken bir gelişmedir.
Karadeniz, Avrasya jeopolitiği içindeki önemini tarihin her döneminde muhafaza etmiş, büyük güçlerin daima dikkatini celp etmiştir. Kıyılarının bir sınırı ile Balkanlar/Avrupa diğer sınırı ile Kafkaslar/Batı Asya hattını birleştiriyor olması, hem Balkanlar'daki güç dengesi için hem de Kafkaslardaki güç dengesi için Karadeniz'i sadece bir su yolu olmanın ötesinde aynı zamanda önemli bir tampon bölge konumuna getirmiştir.
Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dağıldıktan sonra ABD ile Rusya arasında Baltık'tan Orta Asya'ya kadar uzanan bu bölgede karşılıklı stratejik hamleler hep birbirini takip etti. Soğuk Savaş bittiğinde Karadeniz'e kıyısı olan tek NATO ülkesi Türkiye idi. Ama Soğuk Savaş'tan sonra ABD, NATO vesilesi ile Karadeniz'e girmeye çaba harcadı. Bu strateji doğrultusunda 2004 yılında Bulgaristan ve Romanya NATO üyesi olan ilk ülkeler oldular. ABD, Karadeniz'deki stratejik dengeyi Rusya aleyhine bozabilmek için Bulgaristan ve Romanya'dan sonra Ukrayna ve Gürcistan'ı da NATO'ya katmak istedi. Fakat Rusya gelişmeleri hayati görüp şiddetli karşı ataklarda bulundu. 2008 Gürcistan Savaşı, Rusya açısından NATO ve ABD'nin bölge ile ilgili niyetlerine bir cevap olarak verildi.
Gürcistan Savaşı'ndan sonra hem Ukrayna hem Gürcistan'daki gelişmeler Rusya'nın hedeflerine yakın orijinlerde gelişti ve hala da gelişiyor. Her şeyden önce Rusya, Gürcistan Savaşı ile ülkeyi 3'e böldü ve Batı Gürcistan'daki Karadeniz'e kıyısı olan stratejik bölgeler, bağımsızlığını ilk Rusya'nın tanıdığı Abhazya'ya geçti. Böylelikle Rusya, kendisi açısından Gürcistan Savaşı sonucunda bölgede yeni bir stratejik mevzii ve Karadeniz'e kıyısı olan Abhazya gibi yeni bir aktör ve müttefik yarattı. Yani Rusya, ABD'ye Abhazya sahillerinden Dur! dedi.
Ukrayna'da geçen yıl yapılan seçimlerden sonra parlamentonun aldığı ilk büyük karar Kırım'ın Akyar Limanında yani Sivastopol'de bulunan Rus Karadeniz Filosu'nun süresini 2042'e kadar uzatmak oldu. Üstüne bir de Fransa ile yaptığı Mistral anlaşması eklenince, Rusya Karadeniz'deki, hakim donanma gücü konumunu daha çok uzun yıllar sağlama almış görünüyor. Bu durum ise başta ABD ve Türkiye olmak üzere bölge ile ilgisi olan bütün aktörleri çok yakından ilgilendiriyor
Gelişmeler, Karadeniz'in enerji bakımından gelecekte çok daha önemli bir havza haline geleceğini gösteriyor. Rusya ise pozisyonunu sadece enerji alanında değil aynı zamanda askeri olarak da garanti altına almanın peşinde. Bu durum ise Karadeniz'i çok daha hareketli bir geleceğin beklediğinin habercisi.
Hâmiş: Karadeniz'in geleceği açısından bugünkü stratejik denge, Türkiye'nin bu şartlar altında gelecekte Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne dair önüne gelebilecek bir revizyonu kat-i bir şekilde reddetmesini hayati kılıyor. Dosta düşmana aldanıp Montrö'yü deldirmeyelim de...
baha.erbas@usasabah.com