ABD'de sandıktan çıkan sonuç yeni bir akımın doğmasına yol açtı: "anti-Trump".
Seçim gecesinden itibaren Portland'da başlayan, kısa sürede de bir çok eyalete dalga dalga yayılan şiddet olayları görüyoruz.
Amerika'da 2014'te Ferguson'da polisin bir siyahiyi öldürmesinin ardından ortaya çıkan "black lives matter" ile siyahilere yönelik polis şiddetini protesto eden insanların sokaklarda adalet peşinde koşma çabalarını gördük, halen de görüyoruz.
Black Lives Matter, siyahilerin başlattığı bir hareketti.
Ancak anti Trump bundan çok farklı.
Mesela geçen Cuma günü Chicago'da bir siyahinin, Donald Trump'a oy verdiği için siyahi arkadaşları tarafından öldüresiye dövüldüğü ortaya çıktı.
Cumartesi'ye gelindiğinde yaralama olaylarının dışında ilk kez bir cinayet de gerçekleştirildi.
Anti Trump hareketi sanki düğmeye basılmış gibi birkaç saat içerisinde ortaya çıkıp, büyük yankı uyandırdı.
Sebep, Trump'ın başkanlığına isyan.
Peki neden? Niçin bu insanlar seçim sonucuna öfkeyle bakıp, ortalığı yangın yerine çeviriyor?
Amerika demokratik bir ülke değil mi?
Seçim sonucuna isyan da neyin nesi?
Üstelik ortada mutlak bir zafer varken, en ufak bir hile belirtisi yokken.
Hani hep Batılılar değil miydi "demokratik seçim sonuçlarına saygı gösterilmeli" diye yıllardır bas bas bağıran?
Seçim sürecinde merkez medyanın Hillary Clinton'a açık desteği vardı, Trump bu destekten mahrum bırakıldığı gibi bir de linçe hedef oldu.
Mesela adamın 11 yıl önce bir gazeteciyle yaptığı konuşmanın ses kayıtları ortaya döküldü.
Diğer tarafta Clinton'un e-mail skandalı ört bas edildi.
Medya ve istihbaratın desteklediği Clinton seçilemedi, medya ve istihbaratın altını oymaya çalıştığı Trump ise seçildi.
9 Kasım'dan itibaren de anti-Trump adıyla sokak hareketleri başladı. Seçim sürecinde Trump'la uğraşan medya ve istihbaratın bu sokak olaylarının da arkasında olduğu söyleniyor.
Trump yapısı itibarıyle medyaya bolca malzeme veren bir isim.
Irkçı kimliği var, Müslümanlara yönelik sert söylemleri var, kadınlara hakareti var hatta engellilerle bile dalga geçmişliği var.
Bunlar tek tek ortaya dökülüyor.
Mesela islam karşıtlığı.
Geçen Perşembe günü New York'ta Trump karşıtı kalabalık, Müslümanlara sesleniyor, caddelerde slogan atıyor, "Müslümanlar bu ülke sizin de ülkeniz, korkmayın size hiç kimse bir şey yapamaz" diye.
Peki bu kitleye şunu sorma hakkımız yok mu, Clinton'un Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, Obama'nın 8 yıllık başkanlık döneminde, kaç yüz bin Müslüman katledildi?
Ortadoğu'da hep kan akar ama bu son 8 yılda ilk kez bu kadar büyük bir kan gölüne çevrildi.
Bunun sorumlusu kimdi, Trump mıydı?
Eyvallah, Trump islam düşmanı olabilir de Hillary Clinton Müslüman dostu muydu?
Ortadoğu'yu bugünkü haline getiren iki ABD başkanı var biri Cumhuriyetçilerden Bush, diğeri Demokratlardan Obama. Hillary Clinton seçilseydi bu zincirin devamı olacaktı.
Bush Cumhuriyetçi olmasına rağmen kendi partisinin adayı Trump'ı değil rakip partinin adayı Clinton'u destekledi.
Bir çok Cumhuriyetçi de öyle.
Ve hatta neo-conların da büyük bölümü öyle.
Ortadoğu'da bir statüko kurup, sürekli Müslüman coğrafyasını ağır ve çözümü zor bir şiddet sarmalına çeviren zihniyetin desteklediği Clinton, başkan seçilemedi.
Clinton'un yerine bu zihniyetin, merkez medyanın, sermayenin, neo-con lobisinin şiddetle karşı çıktığı Donald Trump başkan oldu.
İşte ABD'de sokaklar bu yüzden karışık.
AB'de suratlar bu yüzden asık.
FETÖ ve PKK'nın endişe nedenleri de aynı.