Ortadoğu karışık, her yerde ateş var. Erdoğanlı Türkiye'nin Ortadoğu liderleri ile arası pek de iyi değil. Mısır'da darbeci Sisi, Suriye'de kendi halkını katleden Esat, Irak'ta Sünnileri hedef alan Maliki ve Filistin'i yok etmeye çalışan İsrail, hepsi Erdoğan'ın düşmanı.
4 yıl önce aynı bölgede bambaşka bir tablo vardı. Türkiye'nin öncülüğünde Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün hepsi bir aradaydı. Sünni-Şii mezhep çatışması yoktu, hatta bu ülkelerle ortak bakanlar kurulu toplantıları yapılıyor, Ortadoğu'daki Müslüman ülkeler ortak bir proje etrafında birleşerek güçleniyordu.
Arap Baharı oldu, tüm taşlar yerinden oynadı. Türkiye'nin ortakları bir anda katliamcı oluverdi. Başbakan Erdoğan kendi halkını katledenleri, darbe yapıp seçilmiş liderleri devirenleri dost edinemezdi. Doğrusunu yaptı, dik duruşundan taviz vermedi.
Suriye halkına kucak açtı, savaştan kaçanları bağrına bastı, hata dediler. Mısır'da seçilmiş iktidara yapılan darbeye herkes sessiz kaldı, o susmadı, hata dediler. İsrail, Filistin'i Ortadoğu haritasından silmeye ant içmişken, kimseden gık çıkmadı, o İsrail'e meydan okudu, hata dediler.
Aslında Ortadoğu'daki Erdoğan sevgisi 4 yıl öncekiyle aynı hatta daha bile fazla. Liderleri sevmiyor olabilir ama halklar Erdoğan için dua ediyor.
Hani Erdoğan mitinglerinde hep "Kahire'nin, Gazze'nin, Ramallah'ın, Halep'in, Bağdat'ın duası bize yeter" diyor ya işte o gerçek.
Bu şehirleri yıllardır geziyoruz, Kudüs'te, Ramallah'ta, Gazze'de Filistinlilerin Erdoğan'ı ne kadar çok sevdiğini biliyoruz. Mescid-i Aksa'nın avlusunda dolaşırken, bir Türk'ü gören Filistinlinin "Reis ül Vüzara Recep Tayyip Erdogan" deyip, ona sımsıkı sarıldığını biliyoruz. Kahire'de ihvan taraftarı olsun olmasın Mısır halkının Erdoğan için ne düşündüğünü biliyoruz, Bağdat'ta, Kerkük'te Erdoğan sevgisi nasıl biliyoruz. Halep'ten kaçan Suriyelilerin Erdoğan'a ettikleri duaları bilmek için ise Hatay'a, Kilis'e gitmeniz yeterli.
O diktatörler, darbeciler, hatta Körfez'deki monarşi rejimlerinin kralları Erdoğan'ı sevmeyebilir, çünkü Erdoğan onların kurdukları düzene her seferinde çomak sokuyor ve dünyada bunu yapan tek kişi hep o oluyor.
Hepsinin ayrı ayrı derdi var. Mesela Körfez krallıkları, Türkiye'nin bölgedeki gücünden rahatsız. Erdoğan, sivil halkları destekliyor onlar ise bu durumun kendi rejimleri için büyük bir tehlike arz ettiğinin farkındalar. Türkiye'nin bölgesel gücü, enerji pazarındaki gücü de onları endişelendiren diğer nedenler.
Mısır'ın darbecileri, Suriye'nin diktatörleri de bu dik duruştan rahatsızlar. Çünkü başka güçlere maşalık ediyorlar.
Ve İsrail, asıl büyük Erdoğan nefretinin sahibi onlar. Erdoğanlı Türkiye, onlar için büyük tehdit, tahammül edemiyorlar.
Onlara göre Türkiye'nin Cumhurbaşkanı İhsanoğlu olmalı. Çünkü daha önce İslam Konferansı Örgütünün başındaydı, bu rejimleri hiçbir şekilde tedirgin etmedi, zararsızdı. Erdoğan ise onlar için zararlı konumda.
İsrail'in katliamlarına hedef olan Filistin halkı, İhsanoğlu ismini duymak bile istemiyor. Çünkü 2005'ten beri bombardıman ve abluka altında tutulan Gazzeliler, İslam Konferansı Örgütünün Genel Sekreterliğini yaptığı dönemde İhsanoğlu'ndan hiçbir hayır görememişler.
Türkiye'deki seçimlere hiç uzak değiller aksine yakından takip ediyorlar, Erdoğan'ı da İhsanoğlu'nu da iyi tanıyorlar.
İsrail de durumun farkında. Onların gazetelerinde seçim günü Türkiye gündemi vardı. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olacağına kesin gözüyle bakıyorlar hatta Erdoğan sonrası Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da Başbakan olacağını iddia ediyorlardı.
Bu ayrıntı Ahronot gazetesinde yayınlandı. İsrail gazetesi, Erdoğan sonrası Başbakan'ın Ahmet Davutoğlu olacağını yazdı.
İsrail'in korktuğu da bu. Çünkü katliamlar sürecinde Türkiye'de iki isimden çok çektiler, biri Erdoğan diğeri Davutoğlu. Mavi Marmara'dan bu yana karşılarına hep bu isim dikildi.
Korkunun ecele faydası yok misali daha Türk halkı sandık başındayken, Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı, Davutoğlu'nu da Başbakan ilan ederek, gazetelerinde yayınladılar.