360 kilometrekarelik bir alan. 1 milyon 800 bin nüfus. Her gün bombalanıyor. Bombalanmasa bile etrafı kapalı. Kimse dışarı çıkamıyor. Üretim kısıtlı, yakıt, elektrik yok, ilaç ve gıda stokları tükenmek üzere.
Küçücük bir toprak parçası ama Ortadoğu'da Mısır'ın devamı, İhvan'ın en büyük ikinci kalesi, bir İslam şehri, işgale karşı direnişin beyni.
3 Temmuz'da Mısır'da darbe oldu. Müslüman Kardeşler'in seçilmiş Cumhurbaşkanı demir yumrukla indirildi. Arkasından Mısır'da İhvan'a tasfiye operasyonu başlatıldı.
Darbeyi yapan zihniyet Mısır'ın sınır komşusu Gazze'yi ihmal etmedi. Gazze'de Hamas, Mısır'da İhvan ile sınır komşuluğundan öte bağlara sahipti. Hamas, İhvan'ın Filistin'deki devamı niteliğindeydi bu nedenle de hem İsrail hem de Mısır'daki darbe yönetiminin hedefiydi.
Darbeciler Gazze'nin dünyaya açılan tek kapısı Refah'ı kapattı, tünelleri yıktı. Gazze ekonomisi aylık 200 milyon dolar zarar etmeye başladı. Aynı günlerde İsrail-Mısır ortaklığında Tamarrud hareketi Gazze'de Hamas'ı yıkmak için mesai yaptı ancak başaramadı.
Gelinen noktada Gazze'nin bombalanması, Hamas'ın tasfiyesi için. Bunu İsrail kadar isteyen bir diğer ülke Mısır. Mısır, Gazze sınırında özellikle Sina Yarımadasındaki asker ve polis hedeflerine yönelik saldırılardan Hamas ve Hamas ile bağlantılı örgütleri suçluyor.
Gazze günlerdir bombalanıyor. Ancak Hamas tasfiye edilemedi. İsrail, bombardımanı sürdürdükçe aldığı riski de arttırdı. Askeri kayıplar rekor düzeye çıktı. İsrail askerini karadan Gazze'ye sokan İsrail Başbakanı Netanyahu, ölen askerlerinin hesabını operasyon sonrası mutlaka verecektir.
Bununla birlikte operasyon uzadıkça İsrail daha da gaddarlaştı. Top yekun saldırıların dozunu arttırdı.
Saldırdıkça bir taraftan da ateşkes beklentisi içerisine girdi. Çünkü karşısında pes edecek kimse yoktu. Ya 1 milyon 800 bin Filistinlinin tamamını öldürecekti ya da mümkün olduğunca Hamas'ı yine saf dışı bırakan pozisyon alıp, ateşkes yapacak, bu işi de ikinci celseye bırakacaktı.
Filistin'in ise eli tetikteydi. İsrail askerlerine silahla karşılık verdiler, tankları vurdular, askerleri öldürdüler hatta kaçırıp rehin aldılar.
Filistin şunu söyledi, "ne kadar çok şehit verirsek verelim, uzun vadede kazanan biz olacağız. En azından kaybetmeyeceğiz".
Çünkü Filistin için şu an bu savaşı kaybetmek, yok olmak anlamına geliyor. Hamas ve İslami Cihat ya da diğer gruplar, Mısır-İsrail ortak projesi olan tek taraflı ateşkes anlaşmasını o yüzden kabul etmiyorlar. O anlaşmayı imzaladıkları an biteceklerini çok iyi biliyorlar.
Bombardıman o an için dursa bile Mısır'daki Sisi yönetimi, İsrail'in desteğiyle Gazze'deki Hamas'ı bir an olsun rahat bırakmaz. Hamas bir kere boyun eğerse bir daha kafasını kaldıramaz.
O anlaşma mutlaka Filistin'in şartları kabul edildiğinde imzalanmalıdır. Esirlerin serbest bırakılması, ablukanın hafifletilmesi, Refah sınırının açılması. Hamas bu şartlar olmadan anlaşmayı imzalarsa bugün bombardımanda meydana gelen yıkım ve ölümlerin daha şiddetlisi, ateşkes sürecinde Filistin'in başından eksik olmayacaktır.