Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

10 Nisan 2013, Çarşamba

Tartışmalı madde Gazze ablukası

Özür, tazminat ve Gazze. Süreç başlayalı üç hafta oluyor. İsrail medyasının ilk günden bu yana pompaladığı bir konu var; Gazze.

Türkiye'nin üç şartından biri Gazze'ye yönelik abluka ve ambargonun kaldırılması veya zayıflatılmasıydı. Bu şart, keskin çizgilerle belirtilmedi. Bu konu Türkiye'den çok İsrail'in gündeminin ilk sırasına oturdu. İsrail medyası ilk günden itibaren, Gazze şartını sorgulamaya başladı.

Gazze karadan ve denizden kuşatılmış durumda. İsrail ablukayı kaldıracak ya da zayıflatacak mı? İsrail medyasına göre bu ikisi de imkansız. Tel Aviv ve Kudüs kaynaklı gazetelerde bununla ilgili çok sayıda yazı yazıldı, haberler yapıldı. Hepsinde "ablukanın kaldırılması söz konusu değil, Gazze'ye İran'dan silah girişine izin veremeyiz" denildi.

Deniz ablukası konusundaki tavır belli. Kaldırmayacaklar da zayıflatmayacaklar da. Yardım girişi için ise temkinli konuşuyorlar, Gazze sınırını kontrol eden İsrail kurumu COGAT'ın aylık verilerini gösteriyorlar ve diyorlar ki, "Mart ayında Gazze'ye şu sınır kapılarından şu kadar yardım tırı girdi, bu kadar yardım malzemesi içeri sokuldu". Özetle "Türkiye şart koştuğu için değil biz belirlediğimiz ölçülerde Gazze'ye yardım girişine izin veriyoruz" diyorlar.

İsrail medyası bu propaganda ile Türkiye'nin özür hamlesinden elde ettiği uluslararası prestiji itibarsızlaştırma gayretinde.

Gazze, 2005'den bu yana açık hava hapishanesi. Karadan yedi, denizden bir sınırı kapalı. İki kara tarafı İsrail'in kontrolünde, diğeri Refah o da Mısır'ın elinde. Denizde ise Oslo'ya aykırı şekilde 3 mil ötede savaş gemileri nöbet tutuyor. Ne Filistinli balıkçıların 3 mil ötesine girmesine izin veriliyor ne de Gazze kıyısına dışardan yaklaşan teknelere.

Bu itibarsızlaştırma projesinde çok sık kullandıkları bir argüman var. "Türkiye bizim Gazze ablukasını kaldırmayacağımızı bilmiyor mu, Erdoğan bunu bile bile gövde gösterisi yapıyor" diyerek Başbakana yönelik eleştirileri alevlendirmek istiyorlar.

Bunu yapanların unuttukları bir şey var. Süreç Mavi Marmara ile başladı. Neydi Mavi Marmara'nın ilk amacı, Gazze'ye yönelik ambargoyu kırmaktı. Kırmaya çalışırken şehit edildiler. İlk amaç yarım kalsa da ikinci olan Gazze'nin sesini duyurma planı amacına noksansız şekilde ulaştı.

Hamas o günlerde açıklama yapmıştı, Türkiye'ye teşekkürlerini sundular ve dediler ki, "sesimizi tüm dünyaya Türkiye duyurdu." Aslında amaç buydu, Gazze'deki insanlık dramını duyurmak, ambargoyu, ablukayı kıramasan da, kimsenin görmek istemediği Gazze sorununu tüm dünyaya göstermek.

Türkiye bunu o zaman yaptı. Şimdi özür sürecinde bir kez daha yaptı. Gazze için atılabilecek en fazla adımı attı. Filistinliler İsrail medyasının kara propagandasına itibar etmediler. Özrün ilk gününden itibaren büyük sevinç yaşadılar, Türkiye'ye, "haklılığımızı bir kez daha kabul ettirdiğin için teşekkür ederiz" dediler.

SON DAKİKA