Zırvalamayı "hukukçuluk" sanıyorlar. Söyleyecek sözleri yok ama "Efendilerinden alacakları eşek yüküyle mangır var", dolayısıyla mangırın bir şekilde cebellezi edilmesi gerekiyor. Makamı mevkii kapmışlar bir kere, domuzluk edip duruyorlar...
Geçen gün etiketi namlı biri PKK'nın konumu hakkında Avrupa'da havada "uçuşan" ve yıllardır Avrupalıların "kulağına çalınmış" lafları toparlayarak Almanya'daki bir mahkeme heyetine dayamış: "PKK bir terör örgütü değilmiş, PKK meşru direnme hakkını kullanıyormuş... Çatışmasızlık ortamına TC son vermişmiş, PKK halkını savunuyormuş... PKK'nın yediği haltlar terör suçunu oluşturmayan bir silahlı mücadeleymiş..." bilmemne... bilmemne...
Haa, bir de bu hergele sureti haktan görünmek için konuşmasında ık mık ederek, lafı dolandırarak "tabii, PKK'nın sivillere saldırması yasak" demiş.
Peki sayıları on binlerle ifade edilen PKK'nın katlettiği sivillere ne diyeceksin?
Hiçbir şey, öyle mi?
Maksat hainlik olsun!
Bunları kim mi seslendirmiş?
Prof. Dr. Norman Paech diye bir "uluslararası gugukçu", daha doğrusu "Anayasa gugukçusu".
Bu adamcık PKK konusunda Avrupa'daki mahkemelerde "bilirkişilik" yapmaya çalışıyor. Hatta bilirkişiliğin de ötesinde "tanık" olarak dinlenmek istiyor. Mahkemenin vereceği karara PKK lehine doğrudan müdahale etmek istiyor yani.
Böylece PKK'yı hukuk ve Avrupa kamuoyu önünde aklamak ve çıkan mahkeme kararını Avrupa'da emsal kabul ettirip, PKK konusunda tüm Avrupa mahkemelerinin "elini kolunu bağlamak" istiyor.
Hal böyle olunca PKK'yı "terör örgütü" statüsünden çıkarıp meşru müdafaa hakkını kullanan "özgürlük savaşçıları" konumuna sokmayı arzu ediyor. Dolayısıyla bu insancık, ülkemiz açısından "çok tehlikeli bir mahluk!"
Devletimizin bu yılana karşı acilen (hukuk sınırları içerisinde tabii) çözüm üretmesi ve onu etkisiz hale getirmesi gerekiyor.
Hakikaten, Avrupalılar PKK konusunda çok "ikircikli" durumdalar. Brüksel'de bir mahkeme "PKK terör örgütü değildir" derken Almanya'da başka bir mahkeme "PKK terör örgütüdür" diyebiliyor...
Hatta PKK'ya her türlü lojistik desteği veren Avrupalılar, PKK canlı bombalarla ülkemizde sivilleri katledince (bizi eşek yerine koyarak) lafı yuvarlayıp : "Kınıyoruz... Üzgünüz... İçimiz yanıyor... Türkiye halkıyla beraberiz" diyerek timsah gözyaşı bile dökebiliyor...
Öncelikle Batılılar ve içimizdeki Batıcılar bize savaş açanın, çatışmasızlık ortamını bozanın, bölücülüğe kalkışanın, hınzırlık edenin PKK (HDP) olduğunu görmek zorundadırlar...
Ardından da şiddet politikasını savunan ve devletimize kafa tutan HDP'nin, PKK'nın boyunduruğu altına girerek manyaklık yaptığını, büyük bir strateji yanılgısına düştüğünü, böylece vekillerine (Kandil'in siyasi kuklası olan eşbaşkanlarına ve onların saz arkadaşlarına) kodesin yolunu açtığını kabul etmek zorundadırlar.
Açık söylemek gerekirse: Küresel güçlerin pis bir maşası olan PKK'nın derdi "çözüm süreci, hak-hukuk, demokrasi, barış falan " değildir, "bağımsızlığa" kadar savaştır!
Doğrusu akan suları durdurma gücüne sahip olan (demokrasi, barış gibi...) efsunlu söylemleri artık halkımız da yutmuyor.
Keza HDPKK'nın gerçek niyetini geçen gün tahliye edilen eski milletvekili Ayla Akat Ata, "Hepimizin özgür olacağı günlere kadar bedeli ne olursa olsun, omuz omuza vererek mücadeleye devam edeceğiz" diyerek ifade etti.
Zaten ABD ve AB'nin politikası da bizim sınırlarımızı kapsayan bir coğrafyada "bağımsız Kürdistan devleti" kurdurmak değil mi?
Ne yani PKK'nın ülkemizde kafasına göre kurtarılmış bölgeler inşa etmesine, yığınak yapmasına, mayınlı tuzak döşemesine, hendek kazmasına, askerimizi ve polisimizi katletmesine göz mü yumacağız?
Elbette ki, hayır! Kanımızın son damlasına kadar bu hainlerle savaşacağız. Meselenin bir yanı bu.
Meselenin diğer yanı ise: Kürt halkının "yüzde 95'i" bizden kopmak istemiyor. İsteyenler ancak "yüzde 5'lik komünist kafalı" terör örgütü yandaşlarıdır...
Bunun sağlamasını seçimlerde Kürtlerin Erdoğan'a verdikleri oy oranlarına bakarak yapabilirsiniz... Nitekim referandumda da böyle olmadı mı?
"PKK'ya kesinlikle destek vermiyoruz" diye diye burnunu Pinokyo'ya çeviren Avrupa, artık PKK konusunda "ikircikli tutumundan" vazgeçmek ve DAİŞ'le mücadele ettiği gibi PKK'yla da mücadele etmek zorundadır...
Yoksa yarın başka bir "gugukçu" çıkar, Norman'ın "PKK" hakkında söylediklerini o da "DAİŞ" hakkında söyler!
Bunu PKK'ya destek veren ahmak Avrupalılar otursunlar da bir düşünsünler...