İdris Kardaş

İdris Kardaş

04 Ağustos 2018, Cumartesi

Ya Benjamin Buttonlar seçilseydi?

"Benjamin Button'un tuhaf hikayesi" adlı filmi izleyenleriniz vardır. 13 dalda Oscar'a aday olan ve 3 dalda Oscar ödülü kazanan bu başyapıtın konusu çok ilginçtir. Yaşlı olarak doğan Benjamin Button, her geçen gün gençleşir. Zaman geçmişe doğru geriler yani. Film, sürekli gençleşen Benjamin'in serüvenlerini anlatır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 100 günlük eylem planını açıkladığında geldi bu film aklıma. Nedenine birazdan geleceğim.

Önce 100 günlük eylem planına kısaca bakalım. Detayları hepiniz okumuşsunuzdur. Cumhurbaşkanı Erdoğan da zaten uzun uzun anlattı her Bakanlık bünyesinde yapılacakları. Öncelikle hakkını vermemiz gereken bir durumla karşı karşıya olduğumuzu söylemeliyiz. Yeni hükümet sistemi ile birlikte bir yenilenme, yenilikler dönemine girdik. İlk defa bir seçimden sonra hükümet başkanı yanına bakanlarını da alarak tek tek 100 günlük projelerini açıkladı. Türkiye'nin yeni döneme yeni siyaset biçimleri ile girmesi zaten kaçınılmazdı.

Hangi başlıklar ön plana çıktı hızlıca bakalım.

İlk 100 günde tamamlanacak proje sayısı binin üzerinde. 400'üne programda yer verildiği söyleniyor. Bu projeler 100 günde ve 46 milyar liralık bütçe ile hayata geçirilecek. Bunlar hayata geçerken de ek bütçe olmayacak mevcut bütçeyle harcamalar yapılacak.

Programda yer alan 400 projenin 48'i savunma sanayiine ait. Bağımsız Türkiye söylemi sadece dilimizde değil en fazla savunma alanındaki gelişmelerde kendini göstermeli. Bu açıdan çok değerli.

İstihdam konusu önemli başlıklardan bir tanesi. Programda buna yönelik şu vaatler dikkat çekici. Her yıl 100 bin gencin sosyal çalışma programlarından yararlanmaları doğrultusunda ilk uygulamaya başlanıyor. İstihdamın sağlanması için kadınlara ve gençlere sunulan imkanları genişletilecek.

Yargıdan emniyete, teknoloji yatırımlarından eğitime, kalkınma hamlelerinden sporda ilerlemeye, kültürden turizme her bakanlık bünyesinde önemli, heyecan verici vaatleri dinledik.

ABD'nin henüz birkaç gün önce en üst seviyede hadsiz tehditler yağdırdığı, terör saldırılarıyla hepimizin yasa boğulduğu bugünlerde yapmamız gereken en doğru şeyi yapıyoruz. Gelecek üretiyoruz, geleceğe umutla bakıyoruz ve bunun için planlarımızı, yapacaklarımızı anlatıyoruz. Hem dostlarımıza hem de düşmanlarımıza kendi ayaklarımızın üstünde durduğumuzu ve buna yönelik planlar yaptığımızı bir kez daha gösteriyoruz.

Gelelim Benjamin Button'un tuhaf hikayesi ile bütün bunların ilgisine.

Acaba Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Muharrem İnce ya da başka bir aday kazansaydı, bugün 100 günlük eylem planını konuşuyor olur muyduk?

Kampanyaları şunu yıkacağım, bunu kapatacağım, eski sisteme geri döneceğim üzerine kurulan muhalefetin başa gelmesi tıpkı Benjamin Button'ın hayatı gibi geriye doğru işleyen bir Türkiye'yi ortaya koyacaktı. Seçim süresince Türkiye'nin özellikle Erdoğan liderliğinde kazandığı tüm olumlu gelişmeleri, ilerlemeleri, tersine çevirmek için sözler veren muhalefetin Türkiye'yi nasıl geriye götüreceğini görmek istiyorsanız, seçimde bu partilere oy vermeniz gibi tehlikeli bir yola girmenize gerek yok. Bunun yerine "Benjamin Button'un tuhaf hikayesi" adlı filmi izleyebilirsiniz.

Türkiye'nin bir gün bile bırakın geriye gitme; durma yada dinlenme şansı dahi yoktur. Yüzyılı aşkın bir süredir uyutulan Türkiye'nin bağımsız yaşama iradesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi birinin liderliğinde ve toplum olarak da sahiplenilmiş olması her zaman karşılaşabileceğimiz bir durum değildir. Hazır fırsat varken yol almalıyız.

SON DAKİKA