Avrupa, 'demokratik ilkeler'den adım adım uzaklaşıyor. Sadece Almanya örneği bile Avrupa'daki İslamofobinin, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının geldiği noktayı göstermeye yeter. Milyonlarca Türk'ün yaşadığı Almanya'da son bir yılda camilere, Diyanet'in binalarına ve başörtülü kadınlara yönelik binlerce saldırı oldu.
Afrin Harekâtı'ndan sonra PKK'lıların cami saldırıları artış gösterirken PKK'lı teröristlerin boş bıraktığı alanlara da Nazi dazlakları saldırıyor. Alman kamuoyu ise kendi medyasından öğrendiği şekilde bakıyor bu saldırılara. Ki Alman medyası, "Afrin'i işgal eden askerlere dua edilen camilere Kürtler saldırdı" şeklinde veriyor haberleri.
***
Almanya'daki araştırmalarda, ırkçı Alternatif Parti'ye (AFD) desteğin yüzde 15'i bulduğu biliniyor. Avusturya ve Macaristan'da ırkçılar iktidara geldi. Fransa, Hollanda, Polonya, Finlandiya gibi ülkelerde Müslüman ve yabancı karşıtlığı sokaklara taşıyor. Başta Almanya olmak üzere bahsedilen ülkelerde Müslüman düşmanlığını engelleme ve ırkçı saldırıları önleme konusunda hükümetlerin sorumluluğunu yerine getirmediğini görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde Avrupalı Türklerle kapalı salon toplantısında buluşma ihtimali bile Avrupa'nın tüm demokrat yaldızlarının dökülmesine sebep oluyor. Kendi ülkelerinde terörle mücadele yasalarını her geçen gün katılaştıran Almanya, OHAL uygulamalarını tüm zamanlara yayan Fransa, bunu 'hak' olarak görüyor. Ancak Türkiye'nin sınır güvenliği için başlattığı Zeytin Dalı Harekatı'nı "işgal" olarak niteliyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupalı Türklerle önceki gün Bosna Hersek'te bir araya geldi ve Batı'nın bu ikiyüzlülüğünün altını çizerek, Avrupalı Türklere bulundukları ülkelerde çifte vatandaşlık almalarını ve siyasete girmelerini tavsiye etti.
Erdoğan, "Bugün bölgemizin ve dünyanın farklı köşelerinde adaletin, barışın, demokrasinin, ekonomik kalkınmanın, iş birliği çabalarının altını oyanlar, bu kavramları kullanmadan tek bir cümle dahi kurmayanlardır" diyerek insan hakları ve demokrasi havarisi kesilenlerin aslında bizzat sorunun kaynağı olduğunu söyledi.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saraybosna Üniversitesi'nde kendisine fahri doktora unvanı verilen törende ise Avrupa'nın, slogan olarak kullandığı değerleri, aslında zerre kadar umursamadığını şu sözlerle ifade etti; "Her fırsatta demokrasi havarisi kesilen, herkese insan hakları karnesi düzenleyen bu ülkelerin tek meselesi kendi çıkarlarıdır. Bunların çıkarları uğruna vazgeçmeyecekleri değer, çiğnemeyecekleri ilke yoktur. Menfaatlerini korumak için Balkanlar dahil dünyanın pek çok bölgesinde katliamlara nasıl ses çıkarmadıklarını hepimiz biliyoruz. Afrika'da altın ve elmas için hangi soykırımların altına imza attıklarını da çok iyi biliyoruz…"
***
Evet, Türkiye ağır bir yükün altına girmiştir. O da, dünya egemenlerine, kaybettikleri insanlığı tekrar hatırlatmak!
Gelirine oranla insani yardımda dünya birincisi olan Türkiye dünyaya, Suriye'den Kudüs'e, Bosna'dan Arakan'a kadar unuttuğu tüm insani değerleri yeniden hatırlatmak için mücadele ediyor.