Geçen Cuma günü Yargıtay'ın YSK'ya gönderdiği yazıda, İYİ Parti'nin (İP) seçimlere girmesine onay çıkmıştı. Zaten Cumartesi günü de İP Genel Sekreteri Aytun Çıray, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın YSK'ye verdiği listeye göre İYİ Parti seçime katılabilecek" açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli de İyi Parti'nin seçimlere katılması yönünde görüş belirtmişti. Yani, Akşener'in partisi bile seçimlere girmelerinin önünde engel olmadığını biliyordu. Aynı şekilde Cumhur İttifakı'nın tabanı ve bu ittifaka yakın duran gazeteciler ve siyasiler de bir 'mağduriyet algısı' oluşmaması için mutlaka İP'nin seçimlere katılması gerektiğini açık açık yazdılar, söylediler…
Akşener'in partisinden hoşlanmayanların bile İP'nin seçime girmesini istemesi aslında demokrasi bilincimizin ne kadar geliştiğini gösterir. Ancak buna rağmen bir gün sonra, CHP'den 15 milletvekili,Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla partilerinden istifa ederek İP'e katıldıklarını açıkladılar.
***
Siyasi tarihimizde, 1978 yılında Ecevit'in 'Güneş Motel olayı' ile Refahyol'u yıkmak için Cindoruk'un DYP'li vekilleri ayartarak kurduğu ve 'Şemsiye Partisi' olarak literatüre geçen DTP örneklerini biliyoruz.
Meşru, yasal ve resmi olarak siyasi partilerin ittifak kurmasının önünde hiçbir engel yok. İşte AK Parti ve MHP arasındaki Cumhur İttifakı buna örnek. Ancak buna rağmen, "mağduriyet algısı" oluşturmak için sanki İP seçimlere sokulmayacakmış gibi CHP'nin milletvekili havuzundan 15 vekili İP'e transfer etmek en hafif tabirle etik dışı.
***
Merhum Erbakan'ın seçime girmesine izin verilmediğinde kimse kalkıp "demokrasi" dememişti. Partileri kapatıldığında bir kişi kalkıp da ağzını açmamıştı. Hatta siyasi yasaklı hale getirildiğinde 'İyi oldu, Türkiye kurtuldu' diyenler şimdi bir partinin seçime girememe ihtimali üzerinden "demokrasi" havarisi kesiliyor.
Onlar gece-gündüz hakaret de etseler, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ülkeye çok şey öğretti, en başta da demokrasiyi…
***
CHP'nin 15 vekili zorla İP'ye naklettirmesi, siyasi mühendisliktir. Zaten dikkat edilirse, bu yazı yazıldığı ana kadar hiçbir muhalefet partisi resmi olarak adayını açıklamış değil.
Peki siyasi mühendislik çabalarında bir sonraki aşama ne olacak?
İddialara göre muhalefet, ilk etapta tüm gücüyle Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşımayı hedefliyor. CHP ise Kılıçdaroğlu dışında düşük profilli bir adayla seçimlere katılacak. Eğer seçimler 2. tura kalırsa da CHP'nin adayı, Akşener (veya olası Çatı aday) lehine çekilerek tüm muhalefetle birlikte Erdoğan'a karşı referandumda olduğu gibi 'hayır' bloku oluşturacak. Özetle hedefleri, millete güvenmek yerine mühendislik hesaplarıyla, ayak oyunlarıyla bir şekilde Batılı egemenlerin de istemediği Erdoğan'ı indirmek!
Ne yaparlarsa yapsınlar. Erdoğan karşıtlığı üzerinden şimdiye kadar kazanamadılar. Siyasi mühendisliği, bir kez daha "Erdoğan nefreti" üzerinden kurgulamak da onlara kazandırmayacak. Başka bir söylem, başka bir politika, başka ahlaki zeminlerde mücadele etmeyi öğrenmeleri gerek.
Yani şunu bilin, "Erdoğan nefreti" yine size seçim kazandırmayacak...