Pazar günü Yenikapı'da bir araya gelen 5 milyon insan, tüm dünyaya çok anlamlı mesajlar verdi.
15 Temmuz'daki FETÖ'cü hainlerin alçak işgal girişiminden bu yana yeniden millet olduk. Yeniden dirilen 79 milyon dünyaya, artık bu ülke üzerine ameliyat yaptırmayacağını haykırdı.
15 Temmuz'da yakalanan bu birlik ve kardeşlik ruhu, bu vatanı bir daha kaptırmayacağı duygusu 25 gündür meydanlarda daha da pekişti.
Batı medyasındaki sözde haberlere bakınca bir kez daha darbenin arkasında kimlerin olduğunu net olarak anlıyorsunuz. Tüm haber ve yorumlarda, eğer darbe başarılı olup Erdoğan gitseydi nasıl da mutlu olacaklarının izleri var.
Birçok Batı medyasında özellikle Yenikapı Mitingi'ne katılan insan sayısıyla ilgili resmen yalan söylendi. Şunları yazmaya utanmadılar: "İslamcı Erdoğan yandaşları Yenikapı'da gövde gösterisi yaptı", "Yaklaşık 18 bin kişi Yenikapı'da buluştu", "Binlerce kişinin katıldığı mitingde Erdoğan daha da otoriterleşeceğinin mesajını verdi vb…"
***
Şu anda ne yaparsak yapalım Batı'nın bilinçaltındaki "Osmanlı-Müslüman-Türk" İslamofobisini değiştirmek güç.
Devleti, bireyi, iş dünyası, medyası, reklamcısı, PR'cısı, düşünce kuruluşları, akademisi ve STK'larıyla Türkiye'yi topyekûn ve uzun soluklu bir mücadele bekliyor.
Ancak şu anda bizim için önemli olan, 15 Temmuz'dan bu yana içeride yakaladığımız uzlaşma, kardeşlik, birlik ve beraberlik görüntüsünü korumak.
Yenikapı'da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, MHP lideri Bahçeli ve Genelkurmay Başkanı Akar'ın yanı sıra geçmiş siyasiler de kol kolaTürkiye'nin bir "Vatan", 79 milyonun da "millet" olduğunu dünyaya gösterdi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bu manzaranın Türkiye düşmanlarını kahrettiğini ifade etti. Başbakan Yıldırım da bu manzaranın devam edeceği müjdesini verdi.
***
Yıllardır Türkiye'de maalesef muhalefetin siyaseti bir 'rekabet' olarak değil 'düşmanlık' olarak algıladığını söylüyoruz.
Yapıcı muhalefet, iktidarın önünü açacak derecede daha ileri tekliflerle eleştiri yapmalıdır.
Yani basitçe örneklemek gerekirse "Üçüncü Havalimanına karşıyız" demek yerine, "İstanbul artık tüm Avrupa ve Ortadoğu geçişlerinin kalbidir. Havacılık sektöründe merkez ülke olmak için 4. havalimanı da yapılmalı veya 3. havalimanı önümüzdeki yüzyılı düşünerek dünyanın en büyük havalimanı olmalıdır" denilirse hükümet daha iyisini ve daha ilerisini yapmak zorunda hisseder kendini.
Aynı şekilde özgürlükler konusunda "Başörtülü öğretmen olmaz" demek yerine muhalefet, özgürlük alanlarının daha da genişletilmesi her kesim için özgürlük çıtasının daha yükseklere konmasını istemelidir.
***
Bizde ise senelerdir "Herşeye karşıyız" demek ne yazıkki siyasi muhalefet olarak algılandı.
Şimdi bu yanlıştan dönüleceğine dair umutlarımızı yeşerten gelişmeler yaşanıyor.
Bunun için her on yılda bir sivil siyaseti dizaynetmek isteyen askeri darbe girişiminin olmasını mı beklemek gerekiyordu?
Herkesin içini ferahlatan, insanlara huzur veren bu birliktelik görüntüsünü sürdürmek çok zor değil.
Sadece 'Erdoğan düşmanlığı' yüzünden hakaret edenlerin susmasıyla bile göreceksiniz bu manzara uzun süre devam edecektir…