15 Temmuz'dan bu yana millet olarak hepimiz vatan ve demokrasi nöbetindeyiz. Başkomutanımız Erdoğan "Eve dönün" diyene kadar da bu nöbet devam edecek.
Cumhurbaşkanı "eve dönün" demediğine göre tehlike tam anlamıyla atlatılmış değil. Şimdilik 7 Ağustos Pazar gününe kadar nöbete devam. Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki akşam, a haber-atv ortak yayınında bu nöbetin, 7 Ağustos'ta Yenikapı'da son bulacağını açıkladı.
***
Bu süreçte 'iktidar-muhalefet el ele' görüntüsü çok önemli. Cumhurbaşkanı Erdoğan Yenikapı'da yapılacak bu demokrasi şölenine muhalefet liderlerini de davet etti.
Bütün liderler ilk günden bu yana darbenin karşısında yer alarak demokrasinin vazgeçilmez olduğunu dosta-düşmana ilan etti. Bunu taçlandırma zamanı 7 Ağustos, mekan da Yenikapı Meydanı. Eminim muhalefet liderleri bu davete icabet edecektir. Milletin, hem görmek istediği hem de dünyaya göstermek istediği görüntü bu.
***
Avrupa darbecilere yandan yandan destek verirken, Amerika'nın CNN'i terörist başı FETÖ ile röportaj yapıyor. CNN oldu olacak DAEŞ'in lideriyle de röportaj yapsın.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in CNN'e, 'Beyaz Saray Amerikan helikopterleriyle vurulsa ne yapardınız?'' sorusuna cevap veremeyen bir Amerikan medyası var.
Viyana Havaalanındaki digital ekranlarda "Türkiye'ye gitmeyin, Erdoğan'a yarayacak" yazıları dönüyor.
Almanya'daki gurbetçilerimiz darbe karşıtı gösteri yapıyor ama Alman mahkemeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın burada telekonferans yöntemiyle konuşma yapmasına izin vermiyor.
PKK'nın Kandil'deki elebaşları bile Almanya'daki PKK mitinglerine saatlerce canlı bağlantıyla katılabilirken Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na engel çıkarılması, Batı'nın demokrasi konusundaki tüm sözlerinin yalan olduğunu ortaya koyuyor.
Bir diğeri, "Türkiye'ye yaptırımları artırmalıyız" diyor.
***
Batı'nın Mısır'daki Sisi darbesini nasıl meşrulaştırdığına tüm dünya şahit. Türkiye'deki darbe eğer amacına ulaşsaydı bunu da meşrulaştıracaklar, daha önce yaptıkları gibi anında darbeci cunta yönetimini tanıyacaklardı.
Zaten Batı medyasında sürekli "Darbe neden başarılı olmadı?" içerikli yayınlar yapılıyor. Ve o yayınlara katılanların yüzlerindeki ifadenin, bir mağlubiyet hissi ve hüzün olduğunu görebiliyoruz.
***
Özellikle yurtdışına kaçan FETÖ'cü teröristlerin sosyal medya üzerinden İngilizce attıkları tvitlerle bir algı operasyonu yaptığı bir gerçek. Vatan kavramı olmayan FETÖ'cüler, Avrupa ve Amerika'da yeni bir diaspora oluşturmaya ve tüm dünyaya kendilerini "Mazlum", Erdoğan'ı ise 'diktatör' diye tanıtmaya ant içmişler.
***
Toplumdaki "Güven" kavramını derinden sarsan, kalemle ve ağızla konuşmak yerine sembollerle konuşan bu psikopat sapık örgüt, toplum tarafından damgalanmış,
itibarsızlaştırılmış ve tecrit edilmiş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hemen dibindeki yaverin, kuvvet komutanlarının özel kalemlerinin FETÖ'cü teröristlerden olduğunun ortaya çıkması milletin güven duygusunu derinden sarstı.
Toplumda "Acaba bu da mı FETÖ'cü?" sorusu son dönemlerde sık sık sorulmaya başladı. Çünkü bu örgütün yaptıkları, psikiyatri çevrelerinin bile açıklamakta zorlandığı örneklerle dolu.
***
Bir insanın kendini 20-30 yıl saklaması insanın doğasına aykırı. Ama görüyoruz ki saklamışlar. Yani karşımızda normal insan diyebileceğimiz kişiler yok. Psikopatlarla mücadele ediyoruz.
Durum böyleyken birbirimize duyduğumuz güveni toplum ve devlet olarak yeniden inşa etmek zorundayız.
Toplumun içine sızmış fitne üreten FETÖ'cüler, artık iyice deşifre oldu. Ancak kendini gizleyen, sinsi ve hainlerin bilincinde olarak yine de millet olarak görüşüne, ideolojisine bakmadan yerli ve milli düşünen herkesin birbirine karşı güven tazelemesi gerekiyor.
Cesaretine hayran kaldığımız Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın dediği gibi "Önce biz CHP'ye inanmadık, sonra onlar bize. Artık birbirimize inanmalıyız…"
'Millet kime güvenecek?' sorusunun cevabı şe; "Birbirimize güveneceğiz."
Yine Bozdağ'ın dediği gibi çünkü "Ölene kadar buradayız…!"