MERYEM GAYBERİ

MERYEM GAYBERİ

10 Nisan 2013, Çarşamba

“Nefret”in çocukları!

Yıllarca mutlu olabilmenin yolunun sadece "Türk olmaktan geçtiğini öğreten bir sistem"le büyüdük hepimiz. Türk'ü de, Kürt'ü de, Ermeni'si de, Arap'ı da, Çerkes'i de, Laz'ı da, aynı çarkın dişlerinde öğütüldü.

Vergisini veren, askere giden, gazi, şehit olan "yurdum insanı", başörtüsüyle okuluna gitmeye kalkınca "yasak!" dendi. İHL'li askeri okullara yeltenice aynı cevabı aldı. Askerlik yapan gayrımüslime tüfek bile "emanet" edilmedi. Kürt anadilinde konuşunca, Alevi Cemevi isteyince, Ermeni gaspedilen mallarınını iadesini isteyince de aynı cevabı aldı; "yasak!"
***
Ama bu sistemden mutlu olan yok muydu? Tabi ki vardı ancak sadece "beyaz Türklerle", dolmuşa bindirilmiş, sırtından geçinildiğini anlamayacak kadar endişeli modernler(!) O kadar.

Geri kalan büyük kitle ise gerçekten sadece "kitle" gibi görüldü. Onlar da en fazla seslerini dört yılda bir sandıkta çıkarıyordu. TRT, laikçi gazeteler ve "büyük adamlar" ne kadar anlatıyorsa insanlar o kadar haberdar oluyordu gerçeklerden.
***
Bahsettiğim o çok küçük "mutlu azınlık" ve "devlet" ısrarla, "mutlu olmak istiyorsan Türk olacaksın" diye sabahın köründe başlayarak ezberletmeye zorladı milyonları.

Andımızı içecektin, varlığını Türk varlığına armağan edecektin yurttaş olmak istiyorsan.

Özellikle ülkenin Doğu'sunda dağa taşa "Ne mutlu Türküm diyene" yazarak, öyle demedikçe kimsenin kendini mutlu bile hissedemeyeceğini nakşettiler bilinçlere.

Mutlu azınlığın "sözcüsü", medyanın amiral gemisi Hürriyet'in 65 yıllık mottosu neydi sahi? "Türkiye Türklerindir!"

Newroz'un ardından Diyarbakır'a taşınan Hürriyet yönetimi, "barış", "çözüm" derken bile bu ırkçı sloganı gazetenin tepesinden kaldırmayı akıllarından bile geçirmiyor hala.
***
Hükümet, barış sürecini topluma yaymak için akil insanlar heyeti kurdu. Süreç de şükürler olsun kazasız belasız gidiyor. Neredeyse 4 aydır şehit haberleri gelmiyor, ölümler olmuyor, analar ağlamıyor. Peki herkes mutlu mu bundan? Hayır!

Akil insanların isimlerinden bile nem kapan, ırkçı damarı kabaranlar var.

Ermeninin, başörtülünün, Kürdün, Arabın, Alevinin, Lazın da kamuda çalışabileceğini, dilinde eğitim alabileceğini, akil insan olabileceğini duymak dahi istemiyorlar.
***
Öyle garip ki hepimiz sistemin çocukları olarak nasiplenmişiz bu eğitim tezgahından. Bu "eğitimin" damgasını yiyen, "Türk", "Atatürk", "T.C.", "ulus" demeden konuşanı saniyede "hain" ilan edebiliyor. Dindarı da, milliyetçisi de, solcusu da, Kemalisti de "milliyetçilik" konusunda birbiriyle yarışacak kadar "tutucu" oluyor bazen.

Çözüm süreciye birlikte "Türkçülüğe" helal getireceğine inanılan her şeye karşı en evrensel sandığımız adamın milliyetçiliği iyot gibi ortaya çıkıyor.
***
Bugün Türkiye, asırlık yanlışlarıyla helalleşme süreci yaşıyor. Yıllarca Kürtlere, dindar insanlara, Alevilere, Ermenilere, Rumlara yaptıkları yanlışları yavaş yavaş düzeltiyor.

Türkiye'nin sadece Türklerin değil üzerinde yaşayan herkesin olduğunu nihayet kabul etmeye çalışıyor devletimiz. Bunu genel olarak dindar insanlardan oluşan bir Hükümet yaptığı için "gıcık" oluyor bazıları ama ne yapalım, onlar da "kabullenmeye" mecbur…"

Dönüşüm gerçekten büyük ve devlet dahi dönüşüme ayak uydururken, "dünya dönmüyor" diyenlerin hali ne kadar ironik!
****
Türkiye artık herkesin, hepimizin vatanı. Türk'ün de Kürdün de Ermenin de.

Özellikle sosyal medyada bazıları kurdeşen dökse de şunu söylemeyi seviyorum: Artık ebeveyn şefkatine sahip sosyal bir devletimiz var, insanını seven bir devlet.

Hele çözüm süreci de başarıyla tamama erer ise değmeyin keyfimize…

SON DAKİKA