MERYEM GAYBERİ

MERYEM GAYBERİ

11 Şubat 2013, Pazartesi

İbo, Şivan ve Sezen, sıra sizde

Daha önce bir yazımda bahsetmiştim. Amerikalı bir arkadaşım Türkiye'yi çok sevmesine rağmen Türkiye deyince ilk aklına gelen şeyin Kürt sorunu olduğunu söylemişti bana. Arkadaşımın "nasıl hala çözemediniz bu sorunu? "demesi karşısında ben "ah ah" diye ancak yutkunmuştum.
Şimdi ise içimde bir sevinç var. 30 yıldır bekleyen bir sevinç. Barışın geleceğine, bir daha annelerin ağlamayacağına dair bir sevinç. Çocuklarımız huzur içinde bir Türkiye'de yaşayacak diye bir sevinç. Kürt kardeşlerimizin gönüllerinin alınacağına dair bir sevinç. Kardeş çocuklarının ölmeyeceğine dair bir sevinç.
Sadece reel politikle bakılsa dahi sevinilecek bir şey barış. Türkiye'nin teröre harcadığı 400 milyar dolar para ve enerji milletin hayrına harcanacak.

***

Epey badireler atlattı bu millet. Darbeler, işkenceler, çöken ekonomi. Ve son on yılda o kadar çok şey değişti ki Türkiye'de, on yıl öncesi ile kıyaslanamaz bir Türkiye var artık.
İdeolojik körlükle bakmayan herkesin gördüğü yeni bir Türkiye'deyiz çok şükür. Her şey dört başı mamur ve hiçbir sorunumuz yok mu? Tabi ki var.
Ama insaf sahibi hiç kimsenin inkar edemeyeceği yeni bir ekonomi, büyüyen, kalkınan bir ülke ve en önemlisi de demokrasi ve özgürlükler konusunda sürekli gelişen bir Türkiye'deyiz artık.

***

Başbakan Erdoğan, otuz yıldır ülkenin enerjisini emen, uluslar arası alanda imajını zedeleyen, kaynaklarını tüketen, evlatlarını yok eden bu ana ağlatıcı sürece neşter vuruyor.
Başbakan barış sürecine çok önem veriyor ve süreci bizzat hem kendisi anlatıyor, hem de zerre kadar sürece halel getirilmesinin istemiyor. Rize'ye gidiyor Karadenizlilere anlatıyor, Kayseri'ye gidiyor Kayserililerer anlatıyor. Güneydoğulu milletvekillerini toplayıp onları dinliyor ve sürecin tüm ülkeye getireceği faydaları anlatıyor.
Siyasette boşluk bırakmadan yol almaya çalışıyor. Şeffaf ve milletin önünde yürütüyor tüm süreci.

***

BDP'li Gültan Kışanak'ın Türk bayrağına gösterdiği hassasiyet ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in kardeşin kardeşe kurşun sıkmasının haram olduğunu ifade etmesi de önemli. Bunlar, her kesimin barışa olan inancının arttığını gösteren emareler.
Toplumun her kesiminin barış ve huzur talebini AK Parti ve Başbakan Erdoğan iyi okuyor ve sürekli siyasette kazanıyor. Barış talebini okuyamayan ve halkı tanımayanların süreci eleştirmesi ve sürece uzak durması sandıkta kötü bir sürpriz olarak bir kez daha onları üzecek.
Ama herşey güllük gülistanlık da değil. Şiddetten nemalananlar da çok kararlı ve süreci baltalamak için bir çok eylem yaptılar, yapacaklar da…

***

Başbakan bu barış sürecinde ne kadar kararlıysa karşısında da bu barış sürecini sabote etmek isteyen insanlar da o kadar kararlı.
Bu yüzden de Başbakan "İktidarımın gideceğini de bilsem sorunu çözmeye çalışacağım. Bu sorunla ilgili elimden geleni yapacağım" dedi.
Herkes bir adım atıyor ve bu adımlar Türkiye'nin geleceği ve huzuru için atılan adımlar. Ve başımızın üzerinde yeri olan adımlar.

***

Sürecin topluma mal olması kamuoyunun heyecanını sembolize etmesi açısından bir önerim var. Kitleleri etkileyecek sanatçıların konser ve etkinlikleri ile barış iklimi toplumsallaştırılsın.

Mesela bu toprakların "acıyı hisseden" sanatçılarından Sezen Aksu, İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer birlikte "barış" konserleri versin.
Sinema, tiyatro sanatçılarımız el ele verip barış temalı gösteriler, toplantılar düzenlesin.
Aydınlar, enetelektüeller, alimler, kanaat önderleri, din adamları barıştan konuşsa ,paneller düzenlese, sohbetler etse…
İnanın böyle şeyler, ideolojik tarafgirliğin, silahların, bombaların yapamadığı kadar büyük bir etki yapacaktır.
Olaylara seküler gözlüklerle ve ideolojik soğuklukla bakanlara karşın unutmayalım ki "İnsana" iyilik yakışır...

SON DAKİKA